Şu fânî dünyada imanın bir nuru olan ve bu sayede insanın önüne sonsuz bir nimet, saadet ve lezzet sofrası açılan sevginin yerine konulabilecek ikinci bir duygu var mıdır?
Sevme ve sevilmenin olmadığı bir dünya düşünebiliyor musunuz?
Kâinat sevgiyle ayakta durur. Herşey o manevî çekim gücüyle birbirine bağlanır. Kuş yuvasına, anne yavrusuna, hayvanlar bitkilere, insanlar birbirlerine sevgiyle koşar.
Sevgi temel, ruhun çiçeği, aklın direğidir. Sevgi en güçlü silahlardan daha etkilidir.
Civcivler annelerinin etrafında niçin dolaşıp dururlar? Arılar binlerce çiçeği bıkmadan usanmadan nasıl dolaşır? Yırtıcı kaplan yavrusunun önünde niçin diz çöker? Sevgi sebebiyle. Mevlâna, “Şah bile sevgiye kuldur, köledir” der.
Sabah akşam gürültü patırtı kopan bir ev düşünün! Küçüğün büyüğün tanınmadığı, küçüğün ezildiği, büyüğün horlandığı bir toplum hayal edin! Birbirlerine yan gözle bakan, birbirlerinin kuyusunu kazan, bölük pörçük olmuş bir millet farz edin! Çekilen sıkıntı, acı, üzüntü ve ıztırapları anlamada güçlük çekmezsiniz. İlâcı, sevgidir.
Sevgi huzur kaynağıdır. Sevgiyle gönüller coşar, yüzler güler. Yavrusunu bağrına basan annenin gülümsemesinden sevginin ne kadar tatlı olduğunu anlamakta gecikmezsiniz.
Hayatın tadı ancak sevgiyle alınır. Sevgi dolu insan, yaşadığının farkına varabilen insandır. Sevgi dolu insan mutlu insandır.
Sevgiyle insan güçlüklerin üstesinden gelir. Sevgiyle insan bencilliğin yalnızlığından kurtulur. Sevgiyle birlik, beraberlik ve dayanışmanın zevkine varılır.
Kâinatın Efendisi (asm) buyururlar ki: “İnananlar birbirlerini sevme ve merhamet etmede bir vücuda benzerler. Vücudun bir organı hastalandığında diğer organlar uykusuz kalıp yardımına koşarlar.”
O zaman her bir mü’min vücudumuzun bir hücresi olur. Her bir toplum bir organdır; gözümüzdür, kulağımızdır, elimizdir, ayağımızdır.
Gözümüz ağrıdığında çıkarıp atıyor muyuz? Ayağımız yaralandığında “Neme lâzım!” diyebiliyor muyuz?
Öyleyse her bir kardeşimizin, vücudumuzun bir hücresi, bir organı olduğunu düşünüp ona göre hareket etmekle başbaşayız.
İmanın gereğidir bu. Birbirlerini sevenler dertlerine, ıztıraplarına ve sevinçlerine ortak olurlar. Peygamberimiz (asm), “Birbirinizi sevmedikçe tam îman etmiş olamazsınız” buyurmuyor mu?
Seven, sevginin gereğini de yapmalı.
05.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|