İktidar ve ana muhalefet, karşılıklı gerginleşmenin oya tahvil olabilecek hesaplarıyla meşgulken, bu işten AKP kârlı çıkıyor. Sağ oylar CHP’ye gidemeyeceğine göre, CHP’nin AKP üzerinden sağ seçmeni rencide eden her demeci, ibreyi AKP’ye yönlendirmektedir.
Bazen düşünüyorum: CHP’nin bu akıl almaz çılgın yaklaşımlarını, milliyetçiliğini, antidemokratik söylemlerini ve hırçınlığını, acaba AKP mi el altından planlıyor?
AKP şanslı doğmuş. Baykal gibi bir ana muhalefet lideri ve CHP gibi devletin kurumu niteliğindeki bir partinin ana muhalefeti, seçimleri kazanmak için yeterli bir sebep olabiliyor. Zaten Baykal’ın seçim kazanma derdi yok. Barajı aşsın yeter.
Burada muhalefet yapmak, AKP’yi dizginlemek ve pozitif tercihler ortaya koymak diğer sağ partilere düşüyor. Sorumluluk özellikle merkez sağdadır.
Siyasetin içinde, aynı yelpazeden kuvvetli bir muhalefetin olmayışı, AKP’yi dediğim dedik yaparken, demokratik çıtayı yükseltecek siyasî iradeyi zayıflatmaktadır.
Sağın ilâcı sağdır. Daha genellemeci bir yaklaşımla, demokrasinin gelişimi, demokratik düşünen yelpazenin kendi içinde yarışıyla kıymet kazanır ve sonuçları değiştirme ihtiyacı duyar.
Şu an Meclisteki siyasî tabloya baktığımızda, CHP ve karşısında AKP. İktidarın sayı çoğunluğu, CHP tabanından endişe etmeden ve nasıl olsa oyların oraya kaymayacağını bilmesi kendini rahatlatıyor.
Eğer Mecliste, merkez sağdan ikinci bir parti olsaydı, tabandaki seçmenin demokratik talepleri iktidara daha güçlü yansıtılırdı. CHP ile bu mümkün değil. CHP, seçmen ekseriyetinin hassasiyetleriyle çatışan konumundan dolayı, vatandaşın sesi, kulağı olamamaktadır.
Bunu yapacak olan DYP ve etrafında yapılanması gereken merkezi siyasettir. Radikal olmayan, herkese kucak açabilecek hazım kapasitesine sahip, geçmişinden dolayı böyle bir müktesebatı vardır.
DYP’nin makul söylemlerini, vitrin zenginleştirmesiyle daha geniş kitlelere demokrat perspektifle sunması gerekiyor.
YÖK, başörtüsü, AB, demokratikleşme, ekonomi ve güneydoğu konularında daha geniş açılımlara girmeli. Bugüne kadar ki yaklaşımları olumlu olmakla beraber, bunu yaygınlaştıracak yeni argümanlar bulması gerekir.
Tabanı besleyecek ve temsilin güvenilirlik parametrelerini arttıracak yeni stratejiler bulması şart. AKP, demokratik reformlarda, bazen ürkek ve geri adım atarak, sessiz çoğunluğun cesaretini kırıyor. Siyasetin, belli mahfilerin kayıt dışı egemenliğinden kurtulması gerekiyor. Burada, ortak demokratik hedefler için geniş tabanlı tavır oluşturulmalıdır ki, merkezin demokratik refleksleri kuvvetlenebilsin.
Özetle, merkezde olanlarla merkeze yanaşanlar, daha ileri bir ufukta partiler üstü demokrasi talebinde buluşup, azınlık psikolojisinin oligarşik CHP üzerinden siyaseti engellemesine ve devlet kurumlarının parlamentoya alternatif tutumlarını çözmeye yönelik daha köklü reformlar yapmalıdırlar.
Bunu, tek başına iktidar değil, demokrasi içinde halkın tercihlerine bağlı siyasî güçlerin ortaklaşa yeni bir sivil anayasa yapmaları ile bir çok handikap aşılabilir.
O zaman, siyasetin kendi içinde “kuvvetler birliği” aynı zamanda kuvvetler ayrılığının da dengesini teşkil eder.
02.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|