Faruk ÇAKIR |
|
İnsanî yaklaşım |
Kanunsuz ve keyfî olarak uygulanan ‘başörtüsü yasağı’ belki de çıkmamak üzere yeniden gündeme gelmiş bulunuyor. Bu yasak da diğer konular gibi gündemden düşecek, ama inşaallah bu düşüş, ‘sona erme’ şeklinde olacak! Her defasında söylüyoruz, bir defa daha tekrarlayalım: En başta üniversite öğrencilerini mağdur eden başörtüsü yasağı hem kanunsuzdur, hem de insafsız! Şunu da ifade edelim ki, itiraz noktamız sadece yasağın ‘kanunsuz olması’ değildir. Temel insan haklarını ihlâl eden bir yasak, ‘kanunlu da olsa’ itirazı hak ediyor ve itiraz edilir. Türkiye’nin önünü tıkayan ve ufkunu karartan kanunsuz başörtüsü yasağının yeniden gündeme gelmesi, Başbakan Erdoğan’ın hanımının GATA’ya ‘ziyaretçi olarak’ dahi girememiş olmasının ortaya çıkmasıyla oldu. Tabiî ki ‘başörtülü ziyaretçiye yasak’ kararı sadece Erdoğan’ın hanımına uygulanmadı. Farklı nüanslarda olsa da benzer uygulama başkalarını da mağdur etti ve etmeye devam ediyor. Pek çok kişinin benzer hatıraları var. Başörtülü olduğu için milletvekilliği bile iptal edilen Merve Kavakçı da bir GATA hatırası anlatmış. 5.5 yıl önce yaşanan hadisede, anneannesinin yanıbaşında ezberinden Kur’ân okuyan (muhtemelen Yâsîn Suresi) Kavakçı’yı GATA’daki görevli doktorlar “Lütfen okumayın, diğer hastalar korkuyor” diye men etmiş. (Vakit, 5 Şubat 2010) Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın başı örtülü olduğu gerekçesiyle GATA’ya alınmamış olması konusunda, ‘’Keşke olmasaydı. Keşke bu olay yaşanmasaydı. İnsanî boyuttan bakarsak bu olayı bugün savunmamız mümkün değil’’ demiş. (Hürriyet, 5 Şubat 2010) İşin püf noktası burası: İnsanî boyut. Bu değerlendirmeye itiraz edecek değiliz. Fakat hemen diğer sorular sökün ediyor: Genelkurmay’ın savunamadığı ‘başörtülü ziyaretçi yasağı’nın bir benzeri olan ‘üniversitelerdeki başörtüsü yasağını’ kim nasıl savunabilir? “İnsanî boyut”tan bakıldığında üniversitelerdeki başörtüsü yasağı da savunulamaz. O halde yapılacak iş bellidir: Bir gün dahi boşa geçirmeden mevcut kanunsuz ve keyfi yasağın sona ermesi gerek. Şunu merak ediyoruz: Mevcut üniversitelerin her hangi biri başörtüsü ile gelen öğrencileri derse alsa ve eğitim bu şekilde devam etse buna kim ve neye dayanarak itiraz edebilir? Öğrencilerin başörtüsü takmasını engelleyen herhangi bir kanun yok. O halde bu ‘korku’, bu ‘keyfilik’, bu ‘insanlık dışı’ uygulama nasıl devam eder? GATA hadisesinde “insanî boyuttan bakanlar” acaba üniversitedeki başörtüsü yasağına da “insanî boyuttan” bakmayı düşünmezler mi? Dünya bu hadiselere insanî boyuttan baktığı için başörtüsünü problem olarak görmüyor. Bizdeki yasakçılar ise hadiseye insanî boyuttan bakmayı unutmuş, ideolojik boyuttan bakmayı tercih ediyorlar. Bu şekilde hem kendilerine hem de ülkeye yazık ediyorlar. Başörtülü öğrencilerin bugün itibarıyla hâlâ üniversite kapılarından döndürülmesi ayıptır, yazıktır, günahtır! Kanunsuz yasağı sürdürenlere “insanî yaklaşım” nasip etmesini Yüce Mevlâ’mızdan niyaz ediyoruz. 06.02.2010 E-Posta: [email protected] |