Faruk ÇAKIR |
|
Arkadaşlar, burası Müslüman Türkiye! |
Bazı konular var ki, bahsi bile insanı üzüyor. Gel gör ki, bahsetmek mecburiyetinde kalıyoruz. Bu ‘çirkin’ konulardan biri de müstehcenlik ve neticesi olan ‘zina’ ile ilgili haber ve yorumlardır. Hatırlamak lâzım ki, geçmiş yıllarda bu konu da çok tartışılmış, çıkarılmak istenen bir kanun ‘zina kanunu’ olarak kamuoyuna sunulmuş ve neticede de—özür dilerim—’zinacılar’ kazanmıştı! Yani ‘zina’ suç olmaktan çıkarılmış, sıradan bir iş olarak görülmüştü. ‘Zina’yı savunanları ‘zinacılar’ olarak isimlendirmek belki onları ‘rencide’ edecek, ama başka nasıl isimlendirelim ki! Maalesef aynı anlayış bugün de devam ettiriliyor. Cemiyetin bu kadar tahrip edilmesine rağmen şükür ki insanlar bu konularda yine akl-ı selim ile düşünebiliyor. ‘Zinacılar’ı üzen de bu. Arzu ediyorlar ki herkes ‘zina’yı meşru görsün, aile hayatı olmasın, ar, haya tabiî ki tesettür ‘hudutlarımızın dışına’ çıksın! Yine binlerce şükür ki bu arzularını yerine getiremiyorlar ve İnşaallah da getiremeyecekler. “Durup duruken bu tartışma da nereden çıktı?” diyenler olabilir. Kısaca hatırlatalım: A&G adlı araştırma şirketi bir gazete için anket yapmış ve ankete katılan her 10 kişiden 8’i “Evlenen kadın mutlaka bakire olmalıdır” görüşünü savunmuş. (Bu oran kadınlarda yüzde 90’lara çıkıyor.) İşte bu netice bazılarını derinden yaralamış ve sukut-u hayale/ hayal kırıklığına uğratmış. İlgili haberi duyuran gazete habere şu başlığı uygun görmüş: “Kadına bekâret kıskacı.” (Milliyet, 12 Haziran 2009) İnsanların temizliği, namusu ve dolayısı ile ‘inancı’ nasıl böyle hakir, aşağı ve bayağı görülmeye çalışılır? Bir insanın, evleneceği kişide bu özellikleri araması niçin ve kimi rahatsız eder? Niçin bu durum ‘kıskaç’ olarak adlandırılır? Bu özellik, dinî kaygılarla aranmıyor olsa bile saygı duyulmayı gerektirmez mi? Niçin insanların ahlâksızlığa ve fuhşa sürüklenmesini arzu ediyorlar? İnsanlar aile kuracakları zaman evlenecekleri kişide bu ‘güzelliği’ aramamış olsa ellerine ne geçecek? Aynı araştırmaya göre yetişkinlerin yüzde 70’i nikâhsız beraber yaşamaya da karşı çıkıyormuş. Bu netice de ‘bir kısım medya’yı rahatsız etmiş. Ne yani, insanlar nikâhsız yaşasa çok mu iyi olacak? Böyle düşünenlere gel de ‘zinacı’ deme... İnsanların namusluca evlenmesi, fıtrata uygun ve nikâhlı olarak yaşaması niçin kötü olsun? İlmen, tıbben ve dinen böyle yaşamak gerektiğini her ‘insan’ bilir. Şükür ki bunca tahribe rağmen ‘aile’ duvarları henüz yıkılmış değil. İnşaallah ‘ifsat şebekeleri’nin bu duvarı yıkma gayretleri netice vermez... Bu ‘beyler’in unuttuğu bir nokta var: Şükür ki, burası bir İslâm ülkesi. Hadi, bu tabir birilerini rahatsız ediyorsa şöyle diyelim: Türkiye, nüfusunun büyük çoğunluğunun Müslüman olduğu bir ülke. Ve Türkiye’de Risâle-i Nur en başta olmak üzere, ‘küfrün belini kırmış’ bir Kur’ân tefsiri var ve bu tefsirler okunuyor. Dolayısı ile İnşaallah ‘ifsat şebekeleri’nin aile ve namus üzerinden yaptıkları saldırılar, kurdukları tuzaklar hedefine ulaşma imkânı bulamayacak. Bu gerçeği unutarak ‘plan’ yapanlar, er ya da geç kurdukları ‘tuzağa’ düşmek durumunda kalır. İnsan fıtratına aykırı bahanelerle cemiyeti bozmak isteyenler boşuna uğraşmasın. Bu ‘manşet’lerle bir yere varılması mümkün değil. Lütfen, ‘kadın’ları kirli emellerinize alet etmeye de çalışmayın. ‘Anne’lik kadın için en yüksek mertebedir ve siz bu gerçeği değiştirmeyi başaramayacaksınız... 13.06.2009 E-Posta: [email protected] |