M. F. Ç. Rumuzlu okuyucumuz: “23. cüzün sonlarına doğru yer alan secde âyetinde secde ile ilgili herhangi bir kelime geçmiyor. Bunun hikmeti nedir? Biraz açar mısınız?”
Bahsettiğiniz âyet Sâd Sûresinin 24. âyetidir. Bu âyette Hazret-i Dâvud Aleyhisselâma sû-i kast niyetiyle gelen, gizlice duvardan tırmanarak mescide atlayan, fakat niyetleri anlaşılmasın diye korkularından birbirlerinden dâvâcı olduklarını söyleyen iki kişiden Hazret-i Dâvud’un (as) Allah’a sığındığı ve secde ettiği haber verilir.
Bilindiği gibi, Hazret-i Dâvud Aleyhisselâm mescitte ibadet ediyordu. Muhafızlar ise yabancı ve tanınmayan kimselerin mescide girmesine izin vermiyorlardı. Hazret-i Dâvûd Aleyhisselâma sû-i kast yapmak isteyen iki düşman da mescide duvardan tırmanarak, Hazret-i Dâvûd Aleyhisselâm’ın yanına girdi. İçeriye girince de bu yapmacık dâvâyı uydurdular. Hazret-i Dâvûd Aleyhisselâm bunun bir imtihan olduğunu anladı ve Allah’a secdeye kapandı.
İlgili âyeti hatırlayalım: “(Ey Muhammed!), Sana dâvâcıların haberi ulaştı mı? Onlar mescidin duvarına tırmanmışlardı. Davut’un yanına girmişlerdi de Dâvud onlardan korkmuştu. ‘Korkma! Biz birbirine hasım iki dâvâcıyız, aramızda adaletle hükmet, haksızlık etme; bize doğru yolu göster’ dediler. (Onlardan biri şöyle dedi:) ‘Bu, kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu var. Benimse bir tek koyunum var. Böyle iken ‘Onu da bana ver’ dedi ve tartışmada beni yendi. Davud: ‘And olsun ki, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana haksızlıkta bulunmuştur. Doğrusu ortakçıların çoğu, birbirlerinin haklarına tecavüz ederler. Yalnız iman edip de iyi işler yapanlar müstesna. Bunlar da ne kadar az!’ dedi. Davud, kendisini denediğimizi sandı ve Rabb’inden mağfiret dileyerek eğilip secdeye kapandı, tevbe edip Allah’a yöneldi.”1
Hazret-i Dâvûd Aleyhisselâm, muhafız ordusundan gizlenip duvardan atlayan, fakat içeride niyetlerini de gizleyip birbirlerinden dâvâcı olduklarını söyleyen bu iki kişinin şerrinden ve görünmez şerlerden Allah’a sığınmış ve secdeye kapanmıştı. Bu âyeti okuduğumuzda, görünür görünmez fitnecilerin ve fesatçıların şerlerinden Allah’a sığınmak için secde yapmak vâcip bulunmaktadır.
***
Kemaleddin Bey: “Namazda takke takmanın veya sarık sarmanın hükmü nedir?”
Namazda başı örtmek kadınlara farz, erkeklere sünnettir. Namazda erkekler için sünnet olan başta sarık kullanmak ve cübbe giymektir. Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâmın ve Ashab-ı Kirâm’ın (radiyallahü anhüm) namazı sarıkla kıldıklarına dâir rivâyetler çoktur. Ayrıca Hazret-i Cebrail Aleyhisselâm’ın her defasında sarıklı olarak indiği ve muhtelif zamanlarda İlâhî inayet ve yardım için gelen meleklerin de sarıklı olarak gözüktükleri bilinmektedir.2
Sarık, farz veya vacip olmadığı halde, takva ve azimet ifade eden bir şeâirdir. Sarığın farz veya vacip olmayışı, bu ümmetten zorluğun kaldırılmış olduğunun alâmetidir. Yolda, sokakta ve her yerde sarıkla dolaşmak mümkün olmayabilir. Fakat şahs-ı mânevînin bir takvası ve azimeti olarak hususî alanlarda ve bilhassa namaz esnasında giyilmesi bir sünnetin ihyası açısından önemlidir.
Sarık olmadığında, amellerin niyetlere göre olduğu esasıyla, başı örten bir araç olarak takke de sünnet niyetiyle kullanılabilir.
Allah kabul etsin.
Dipnotlar:
1- Sâd Sûresi, 23/21-24 (Not: Bu âyet secde âyetidir. Tilâvet Secdesi yapılmalıdır.)
2- Süyûtî, Hâvi, 1/110
17.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|