Genelde dünya, özelde Türkiye ciddî sıkıntılar içerisinde adeta yuvarlanıyor. ‘Sıkıntı’ denilince akla ‘maddî’ sıkıntılar gelmesin. Tabiî ki, açlık ve sefalet başta olmak üzere pek çok sıkıntı ile insanlık âlemi muzdarip, ancak asıl sıkıntı manevî âlemde, ruhlarda yaşanan sıkıntılardır. Maddî sıkıntıların çaresini bulmak kolay iken, manevî yaraları tedavi etmek çok daha zahmetli ve zordur.
İnsanlığın çektiği sıkıntılara şahit olan İstiklâl Marşı şairimiz merhum Mehmed Akif; hem temenni, hem de duâ niyetiyle şöyle demiş: “Doğrudan doğruya Kur’ân’dan alıp ilhamı/ Asrın idrakine sunmalıyız Kur’ân’ı.”
Merhum Akif’in duâsı, Risâle-i Nur’un neşriyle kabul olmuş diyebiliriz. Çünkü Risâle-i Nur, dost ve düşmanın da tasdikıyle, insanların imanını tehlikeye atan bütün sorulara ‘ikna edici’ cevaplar vermiştir.
Risâle-i Nur Külliyatının neşri, kolay olmamıştır elbette. ‘İfsat komiteleri’ bu nurların neşrini engellemek için her türlü yola başvurmuşlar, ancak bütün imkânsızlığa rağmen, ‘iman,’ tekniğe meydan okumuştur. Belki de dünya tarihinde örneği olmayan bir şekilde, Risale-i Nur eserleri 600 bin (altıyüzbin) adet elle çoğaltılmıştır.
Çok gerilerde kalan bu sıkıntılardan sonra şükürler olsun ki artık Risale-i Nur eserleri her türlü teknik imkânlar kullanılarak çoğaltılabiliyor ve dünya dillerine de tercümeleri yapılıyor. Artık Risale-i Nur’a ulaşma noktasında bir sıkıntı yok, ancak ‘anlama’ konusunda aynı şeyi söylemek zor. Oysa, Risale-i Nur’u doğru anlamaya her zamankinden daha fazla muhtacız.
İşte Yeni Asya Neşriyat, Risâle-i Nur’un daha iyi anlaşılmasına hizmet edecek bir gayret ortaya koydu ve Risâle-i Nur Külliyatını yeni bir tanzim ile okuyuculara ulaştırdı. Böylece, yıllar süren gayretler meyvesini vermiş oldu. Yeni tanzimle hizmete sunulan eserlerin tabiî ki ‘ana metni’nde bir değişiklik yok. Yapılan, sadece ‘teknik’ düzenlemeler ve bu da Risale-i Nur’un anlaşılmasına hizmet edecek. Yeni tanzimle yayınlanan eserlerdeki en bariz fark, sayfada geçen kelimelerin anlamlarının aynı sayfada yer alması. Bu şekilde, ‘bilinmeyen kelimeler’i bulmak daha kolay oluyor.
Hazırlanan Risâle-i Nur Külliyatının tanıtımı için önceki akşam İstanbul Akgün Otel’de bir toplantı düzenlendi. Toplantıda da ifade edildiği üzere, bu çalışma Risâle-i Nur’un ‘şerh, tanzim ve izahı’ anlamında bir çalışma. Toplantı için hazırlanan sinevizyona konuşan Üstad Bediüzzaman’ın talebelerinden Mustafa Sungur Ağabey ve Mehmet Nuri Güleç (Fırıncı Ağabey) Risâle-i Nur’un mevcut ‘dinî eserler’den farklarını çok veciz bir şekilde anlattı. Fırıncı Ağabeyin, Risâle-i Nur’un ‘dil’inin sade oluşunu anlatırken verdiği örnek de dikkat çekiciydi. Buna göre, Risale-i Nur’un telif edildiği dönemde yazılan resmî yazışmalara bakılırsa, bunları anlamak neredeyse imkânsızken Risale-i Nur’u anlamak çok daha kolay. Aynı şekilde, açıklama yapan gazetemizin imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular ve edebiyatçı yazar İslâm Yaşar’ın tesbitleri de dikkat çekiciydi.
“Risâle-i Nur’u anlamakta sıkıntı çekiyorum” diyenlerin bahanesi azaldı. Külliyatı bu şekilde hazırlayıp fikir dünyamıza sunma konusunda emeği geçen herkese teşekkürler. Okuyalım ve dünyamız nurlansın...
23.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|