İlim ve fen ilerledikçe, Kur’ân’ın ve İslâmın insanlığa sunduğu ‘hayat tarzı’nın mükemmel olduğu daha iyi anlaşılıyor. “Duânız olmazsa ne ehemmiyetiniz var?” (Furkan Sûresi: 77) meâlindeki âyet-i kerime ile her daim Rabbimize duâya dâvet edilmişiz.
Bu dâvet karşısında; düne kadar ‘akıl feneri’yle yol olanlar, ‘duâ’ okumayı ve tavsiye etmeyi ‘gericilik’ addedenler, yeni keşifler sonrasında acaba ne düşünecek?
“Duânın faydaları”yla ilgili bir haber şöyle: “İtalya’da yapılan bir araştırma duâ etmenin kalp hastalığında iyileştirici bir rol oynadığını ortaya çıkardı. Roma’daki San Raffaele Pisana Rehabilitasyon Merkezi’nin araştırmasına göre kalp krizi geçiren hastalardan dinî inançları güçlü olan ve duâ edenler daha hızlı iyileşebiliyor. Araştırmada ‘Duâ eden hastalar kalp krizinin neden olduğu duygusal çöküntüden daha çabuk çıkarak normal hayata adapte olabiliyorlar’ denildi. 132 kalp krizi geçiren orta yaşlı üzerinde yapılan araştırmayı yürüten uzmanlardan Dr. Salvatore Giaquinto da ‘Dinî inançları yüksek olanların kriz sonrası depresyona girmelerinde ciddî bir düşüş bulunuyor” diye konuştu. (Sabah, 16 Şubat 2007)
Duânın, ‘tıbben de faydalı’ olduğunu ortaya koyan araştırma elbette ki bununla sınırlı değil. Daha önce yapılan çok sayıda araştırma da bu yöndeki bilgileri doğruluyor. Meselâ, yoğun bakımdaki hastaların bir kısmına duâ edilmiş, bir kısmına edilmemiş. Duâ edilenlerin daha hızlı iyileştiği görülmüş. Yine Japon bilim adamının ‘su’ üzerindeki araştırması da ‘duâ’nın faydalarını ortaya koymuş.
Tabiî ki biz ‘duâ’yı emredildiği için yaparız. ‘Tıbben’ de faydalı olduğunu bilmek sadece şevkimizi arttırır. Her konuda duâya sığınıp, hayırlı duâ almanın yolunu arayalım...
İçki yasağı
Alkollü içeceklerin dinen ‘haram/yasak’ olması tesadüfî olmasa gerek. Dünya şahittir ki, alkollü içecekler ‘bütün kötülüklerin anası’dır. Trafik kazalarından başlayarak, her türlü kavga, gürültü ve çok sayıda cinayetin kökünde de ‘sarhoşluk veren içecekler’in payı var.
İnkâr edilemeyecek bu gerçeğe şimdi Rusya da teslim olmak üzere. Rusya İçişleri Bakanlığı, alkolik yolcuların uçuş güvenliğine zarar verdikleri gerekçesi ile kalkış öncesi ve uçakta alkol tüketimine yasak getirecekmiş. (Yeni Asya, 17 Şubat 2007)
İlgili haber şöyle: “(Rusya) İçişleri Bakanlığı Ulaştırma Bölüm Başkanı Vyacheslav Zakharenkov, ‘Alkolik yolcuların uçağa alınmaması ve uçakta alkol tüketimine yasak getirilmesi görüşülüyor’ dedi. Zakharenkov, polisin sarhoş yolcuların kalkışlarda gecikmelere sebep olduğu gerekçesi ile kendilerine şikâyette bulunduğunu kaydetti. Zakharenkov, Moskova-Bangkok seferini yapan uçakta yaşananları hatırlatarak bunun uçuşların güvenliği açısından önemli olmaya başladığını söyledi. Moskova-Bangkok seferini yapan uçak bir kısım alkolik yolcuların uçakta sigara içerek kabin görevlileri ile tartışmışlardı. Alkolik yolcuların uçaktan atılması ve bagajlarının verilmesi uçağın on saat gecikmeli kalkmasına sebep olmuştu.”
“Alkolik” derecede içki müptelâsı olan bir toplumda bunun yapılması dikkate değer. Darısı diğer ülkelerin başına!
“Dedik de ne oldu?”
Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, ilk defa bir TV programında konuşarak cenazede atılan “Hepimiz Ermeniyiz” sloganını eleştirenlere cevap vermiş. Dink, “Onca sene hepimiz okulda Türk’üm, doğruyum diye okuduk. Türk mü oldum? Kişi ne doğuyorsa odur, kimse seçmiyor ki milliyetini” demiş. (Sabah, 11 Şubat 2007)
Haksız mı? Yeryüzünde milliyetini seçen var mı? Onun için üstünlük her hangi bir ‘ırk’ta değil, ‘takva’dadır denilmiş...
18.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|