O, “Asya’nın bahtını” açmak için yola çıkmıştı. Amacı “İ’lâ-yı Kelimetullah”, “Hakkın rızası”; aracı “meşveret”ti. İlkönce bir hayaldi, seraptı! Sonra bir sevdaya dönüştü. Aşk ve şevk geldi bu yolun yolcularının kalp ve gönüllerine. ..Ve nihayet İstanbul âfâkında doğdu bir güneş gibi, 21 Şubat 1970’de Yeni Asya’m!
Cismen, sinnen küçüktü, minnacıktı. Nazlanmadı, şımarmadı, fazla da “büyüyemedi!” “Yaşama” mücadelesi verdi senelerce ve başardı “yaşamayı.” Ayakta kalmayı becerdi, bunca hile, baskı ve oyunlara rağmen. Korkmadı, yılmadı! Çelimsizdi, gösterişsizdi, kadrosu bir avuç sevdalıydı. Koruyanı, hâmîsi, destekçisi fazla yoktu. “Hak” diyen garibanlardı, ezilen yığınlar, ötelenen masumlar, dışlanan mazlumlardı arkasındakiler.
Dikkatliydi. “Dikkat çekmek” için değil, bir gaye için yaşamak ve hizmet etmek istiyordu. Ama “dikkatleri çekti!” zaman içersinde. Tirajı azdı, hâlâ da az. Ama “dâvâsı” oldukça büyüktü, büyük!
Uğruna baş koyduğu sevdalısı vatan sathında ülkenin ve milletin “gündemini” tespit etti. Şimdilerde o da “gündemi yakalamayı, gündemde kalmayı” başardı. Bu yolda devam ediyor. “Demokrasi” meş’alesi. “Hürriyet” aşkı. İnanç serbestiyeti ve özgürlüğü. İnsanca yaşama hakkı. Adalet terazisinde dengeyi sağlam tutma dâvâsı ve sevdasının savunucusu olmaya devam ediyor Yeni Asya’m!
Sevdası, “Bediüzzamandı”! Dâvâsı, “Hak”! Programı, “Risale-i Nur”! Muhatabı; mazlumlar, mahkûmlar, mağdurlar, hakperestler, demokratlar, haksızlığa uğrayanlar, itilenler oldu hep. Enerjisi, gücü, hakkın sesi ve nefesi, “maddeye” karşı “mâneviyattı”! Hedefi, “insanca” ve hakça yaşamak. Saadet ve mutluluk içinde bir hayat sürüp yardımlaşmaktı.
Çetin yollardan geçti ve daha da çoook geçecek. Ama artık “tünelin ucu” göründü. “Cennetâsâ baharların” kokusu geliyor. “Ümit ağacı” maya tuttu. Çorak arazilerdeki “zakkumlar”, münbit arazideki “güllere” dönmeye başladı. Yetiştirdiği kadrolar bu ülkenin ve dünyanın her tarafında “hizmete” koşuyorlar, insanlık adına.
“Dengeyi” sağlamada her zaman, her yerde liderlik yapmayı sürdürüyor Yeni Asya’m! Heyecanı meşrûiyete çeken, fevriliği makuliyete getiren çizginin mimarı olarak tarihteki yerini alacak Yeni Asya’m! “Asya’nın bahtının miftahı meşveret ve şuradır” parolası! “Gayemiz vatan sathını bir mektep yapmaktır” hedefi maya tuttu.
“İran Bediüzzaman’ı arıyor”, “Cezayir Bediüzzaman’ı arıyor”, “Irak Bediüzzaman’ı arıyor”, “Demokrasi herkese lâzım”, “Çare Risale-i Nurda”, “Çare Bediüzzaman’da”, “Değişen Türkiye’de Bediüzzaman konuşulacak” manşetleri hedefe tam isabetti!
“Rehberliği” hakkıyla yaptı. “Çileyi” fazlasıyla çekti! “Hak” için “haksızlıklara” inanılmaz tahammül gösterdi. Eğilip yamulmadan ve de kırılmadan bu günlere kadar geldi.
Şimdi daha fazla evlere, mekânlara, gönüllere, kafalara girmek için serdengeçtilerini bekliyor. Birlikte, beraberce, kardeşâne, samimiyetle, ihlâsla, gayretle, aşk ve şevkle birliktelikte buluşmak zamanıdır. Kucaklayarak, severek, hasbîyâne el ele, kol kola, yürek yüreğe bu sevdalı yolda yürümek üzere... Susmayan ses, kesilmeyen nefes olan Yeni Asya’m! Tebrikler ve başarılar!
“Yeni Asya” bayrağını daha yüksek zirvelerde, daha engin sularda, daha geniş ovalarda, kalp ve gönüllerde dalgalandırmak aşkıyla...
21.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|