“Zübeyir Ağabey, gazeteyi günlük lâhika gibi görürdü”
Bediüzzaman Hazretlerinin yakın talebelerinden merhum Zübeyir Gündüzalp’in yanında uzun yıllar kalarak birlikte iman hizmetinde bulunmuş olan gazetemiz imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular’a, Zübeyir Ağabeyin gazeteye bakışını sorduk.
Yeni Asya’nın yayın hayatına başlamasında büyük emeği olan Zübeyir Ağabey’in gazeteye bakışını Mehmet Kutlular’ın ağzından gelin birlikte dinleyelim:
“27 Mayıs 1960’tan sonra bir hayli dâvâ açılmıştı. Savunmasızdık, yani neşriyatımız yoktu. Sağ cephenin gazeteleri de bizim meselelerimize sahip çıkmıyor, çekiniyor ve korkuyorlardı. Bunun içindir ki, Zübeyir Ağabey bir gazetenin hasretini çekiyordu. Hatta bu hasretinden dolayı ‘Bir lahana yaprağı kadar gazetemiz olsa!’ diyordu. Yani en azından kendimizi savunabilecek ve dâvâmızı geniş dairelere duyurabilecektik böylece. Haftalık İttihat gazetesi, bu ihtiyaçtan doğmuştur.
“Daha sonraları günlük bir gazete ihtiyacı hissedildi. İttihad’ın günlük olarak çıkartılması gündeme geldi. Ama olmadı. Bunun üzerine 21 Şubat 1970’de Yeni Asya günlük bir gazete olarak yayın hayatına başladı.”
Gazeteyi “günlük lâhika” gibi görürdü
“Zübeyir Ağabey, gazeteyi günlük bir lâhika gibi, Türkiye genelindeki bütün Nur Talebeleriyle haberleşme vasıtası olarak görüyordu. Diyordu ki: ‘Sadece iman hakikatlerini okumamız, birlikteliğimizi tam muhafaza edemez. Üstadın siyasî ve sosyal hayata ait görüşlerinde de birlikte hareket etmeliyiz. Bunu da ancak gazete temin eder.’
“Bir de şöyle diyordu: ‘Biz öteki gazeteleri ‘Okuma, alma’ desek, kardeşlerimiz der ki: ‘Ağabey, biz günlük gazete okumak istiyoruz, ne yapabiliriz?’ Halbuki günlük gazetemiz olursa deriz ki, ‘Cemaatin çıkardığı bir gazete var. Başkasını alacağına, bunu al.’ O zaman makul ve gerçekçi olur.”
Gazeteyle ‘Doğru İslâmiyet’i anlatmalı
“Zübeyir Ağabey gazeteyi çok iyi takip ederdi. Manşetinden en küçük bir haberine, yazısına kadar hep taktik verir, yakından ilgilenirdi. O zaman da, şimdiki gibi siyasal ve radikal bir İslâmî anlayışı, dışarıdan, İslâm dünyasından buraya taşıyanlar vardı. Zübeyir Ağabey onlardan da endişe duyardı. ‘İslâmiyet bu değil, sadece Müslümanlar bunlardan ibaret de değil. Onun için Üstadın anladığı o müsbet hareketin, doğru İslâmiyetin ve İslâmiyete lâyık doğruluğun üzerinde daima durulması gerek. Derin devletin ve hükümetlerin Said Nursî’nin İslâm anlayışını, yorumunu ve siyasetini görmeleri lâzım’ diyor; bunun da gazeteyle mümkün olacağını söylüyordu.”
|