Papa’nın, Vatikan’la İslâm dünyası arasındaki ilişkileri de, Türkiye ziyaretini de zora sokan talihsiz Regensburg konuşması için, “Papa o konuşmayı bilerek yaptı, İslâm âleminde infial uyandıran Paleologos iktibasına da kasten yer verdi” yorumu yapılıyor.
Bu yorumun sahipleri, Engizisyonun devamı niteliğindeki bir Vatikan kurumunun başından Papalık makamına geçen Ratzinger’in başından beri diğer dinlerle diyaloga katı bir şekilde karşı olduğunu söylüyorlar.
Bunun uygulamadaki somut örneklerinden birini de, Dinlerarası Diyalog Papalık Konsili Başkanı Başpiskopos Michael Fitzgerald’ın Mısır’a tayini olarak gösteriyorlar.
Thomas Michel de İslâm ilâhiyatında uzman olan Fitzgerald’ın Vatikan merkezinden uzaklaşmasıyla Vatikan’da İslâmı bilen hiç kimsenin kalmadığını söyleyip, talihsiz Regensburg konuşmasını buna bağlıyor.
Vatikan’da uzun yıllar sair din mensuplarıyla, bilhassa Müslümanlarla diyalog çalışmalarını yürütmüş “içeriden” bir isim olarak Michel, o zamanki uygulamaları şöyle anlatıyor:
“En önemli görevlerimden biri, Papa II. Jean Paul’ün Müslümanlara hitaben yapacağı konuşmaları önceden inceleyip, onları incitebilecek bir öge olduğunda Papa’ya bu kısımların değiştirilmesini arz etmekti. Papa böyle şeyler söylememe konusunda dikkatli ve hassastı. Ancak yine de böyle durumlarla üç-dört defa karşılaştık ve ben bunları her defasında tashih ettim. Papa da bu kısımları konuşmayı yapmadan önce değiştirdi.”
Michel, Regensburg konuşması için “Eğer metin herhangi bir Vatikan görevlisi tarafından incelenmiş olsa idi, Manuel II. Paleologos’tan yapılan alıntıyı derhal çıkarırlardı, zira bu ifadeler Papa’nın konumuna zıt, marjinal sözlerdir” diyor. (Yeni Asya, 21.9.06)
Bu değerlendirmesiyle, Vatikan’daki kadrolaşma anlayışını eleştirdiği Papa’nın Türkiye ziyareti öncesinde yine konuştu Michel.
Ve bu kez, işi daha temel bir noktadan ele aldı. “İkinci Vatikan Konsili, Müslümanlara saygıyı emreder. Hiçbir Papa bunu değiştiremez. Şimdiki Papa’nın görevi de buna uymaktır” mesajı verdi. (Yeni Asya, 27.11.06)
Anlaşılan o ki, Papa’nın takip ettiği çizgi, Katolik âleminde, hattâ bizzat Vatikan’ın içinde de kaygıyla izleniyor, tartışılıyor, sorgulanıyor. Vatikan’da İslâmı bilen ve diyalogdan yana olan isimler tasfiye edilirken, Türkiye ziyareti öncesinde, zaten ayakta olan hassasiyetleri iyice tahrik etmeyi amaçladığı aşikâr—Vatikan bağlantılı—kışkırtıcı mesajların devam etmesi ise endişeleri derinleştiriyor.
Vatikan Sözcüsü “Ziyaretin amaçlarından biri İslâmla yakınlaşma” derken “Türkiye’nin Hıristiyan kökleri”nden dem vuran ya da Vatikan Ankara Büyükelçisinin “Vatikan AB üyesi değil, AB’de oy hakkımız yok, bu Papa’nın konusu değil” sözüne karşı “Türkiye AB’ye hazır değil” diye ahkâm kesen Papa danışmanlarının sözleri ne anlama geliyor?
Bakalım, Papa’nın Türkiye’de vereceği mesajlar, en azından “ikiyüzlülük” eleştirilerine yol açan bu görüntüyü değiştirebilecek mi?
29.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|