Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 29 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Görüş

Millî Eğitim şûrâ kararları uygulanmalı (1)

GİRİŞ

Bugüne kadar eğitimi geliştirme adına pek çok retorik üretilmiş, proje hazırlanıp gerçekleştirilmiş, planlar yapılmış, hedefler, politikalar, ilkeler belirlenip uygulamaya konulmuş ancak beklenen sonuçlar alınamamıştır. Milli Eğitim Şûrâ’larında alınan kararlar ve 1963’ten bugüne değin uygulanan beş yıllık kalkınma planlarındaki eğitim hedefleri, politikaları ve ilkeleri incelendiğinde de, alınan kararların hayata geçirilmesi yönüyle söylem-eylem paralelliği sağlanamamıştır.

Eğitimciler Birliği Sendikası olarak, sendikal örgütlenmenin ve bu örgütlenmeden kaynaklanan gücün; eğitim çalışanlarının mali ve sosyal haklarını artırmak ve çalışma imkan ve şartlarını geliştirmek yanında, örgütlenmemizin ana unsurunu teşkil eden eğitim hizmet alanının temel değer ve ilkelerinin belirlenmesi ile hizmetin niteliğinin arttırılması yönünde de sonuç oluşturacağının bilinci içerisindeyiz.

Bu yazımızda, Türk Millî eğitiminde kademeler arası geçişler, yönlendirme ve sınav sistemini değerlendirmek istiyoruz.

Türk Millî Eğitiminde kademeler arası

geçişler, yönlendirme ve sınav sistemi

Nasıl bir insan?

Hayatı bir bütün olarak kavrayabilecek, hayata anlam katabilecek ve anlamlı bir hayatı idame ettirebilecek, bireysel amaçlarıyla içinde yaşadığı toplumun amaçlarını bütünleştirebilecek; daha adil, daha insanî ve daha erdemli bir toplumun inşasında aktif bir rol üstlenebilecek yeterliliklerle donatılmış bilgi ve hikmet; ilim ve irfan sahibi bir insan.

Nasıl bir toplum?

Tarihî gelenek ve birikiminden beslenen, çağını okuyup anlayabilen ve milletimizin tarihi misyonu doğrultusunda daha adil ve insanî bir dünyanın ihtiyaç duyduğu değerleri üretip geliştirmekle kalmayıp söz konusu değerleri, sadece kendi insanının refah ve mutluluğu için değil, bütün bir insanlık âleminin hizmetine sunabilen, en üst düzeyde sosyal sorumluluk bilincine sahip bireylerden oluşan bir toplum.

Nasıl bir okul?

Bir insan topluluğu ve bir yaşama alanı olarak okul anlayışından hareketle, birey merkezli, bireysel sorumluluk, işbirliği, paylaşma, eleştirel düşünme, vizyon oluşturma, bütünsel düşünme, farklılıklara saygı gibi değerler çevresinde tasarlanmış; değerlere dayalı eğitim anlayışının egemen olduğu; güvenli, koruyucu, gözetici, özgürleştirici, rekabetle işbirliği, gelenekle değişme arasındaki dengeyi sağlayabilen, eylem ve faaliyetlerin gerçekleştirildiği ortamlar.

Nasıl bir eğitim?

Bilgi yükleme yerine, beden, zihin ve ruh arasındaki dengeyi ve çağın getirmiş olduğu problemlerin farkında olmayı sağlayabilecek, bireysellikle toplumculuğu birlikte gözeten, bireysel amaçlarla toplumsal amaçları özdeşleştiren, gelecek merkezli düşünen ve üreten insanlar yetiştirebilecek bir okul eğitimi.

Değerler merkezli bir eğitim

İnsan, değer oluşturan, hayatını değerlere göre tanzim eden ve yaşayan bir varlıktır. İnsanın hayatta önem verdiklerini ve gerçekleştirmek istediklerini kapsayan değerler, sosyal, dinî, ahlâkî, politik ve ekonomik alanlarla ilgilidir. Bu bağlamda, sevgiyi paylaşma, farklılıklara saygı, yardımlaşma, diğergamlık (başkalarını düşünme), özgürlük, çalışma, başarma, söz edilebilecek bazı değerlerdir. Eğitim sistemimizde duygusal alanı oluşturan değerler konusunda büyük ve ciddi bir kriz yaşanmaktadır. Bunu aşmanın yolu, öncelikle eğitim sistemi içinde rol alacakların temsil edecekleri ve yaşatacakları değerlerle öğrencilere rol modeli olmaları, değerler çevresinde şekillenen bir okul toplumunu oluşturmaktır. Okullarda düzenlenecek faaliyetlerde öğrencilerin bu değerleri yaşayarak kazanmaları hedeflenmelidir. Keza bu bağlamda demokratik değerler, bazı derslerle değil ancak yaşanarak içselleştirilebilir. Okulların örtük (ders programları dışında kalan ve farklı etkinlerle öğrencilere kazandırılacak özellikleri kapsayan) programları, değerler ve karakter eğitimi çevresinde düzenlenmelidir. Okulun her türlü fizikî mekânları (koridor, kantin, kütüphane, bahçe, işlik vb.) bu amaçla kullanılmalıdır.

Eğitimde kademeler arası

geçişler ve sınav sistemi

Eğitimde kademeler arasında geçişte egemen olan tek oturumluk ve sadece bir kısım zihinsel becerileri ölçmeye dönük sınavlar yerine, bireyi bütün beceri ve yeterlilikleriyle çok yönlü olarak değerlendirebilecek, önceden belirlenerek ilân edilmiş objektif ve standart ölçüm araç ve teknikleri ile otantik (kompozisyon yazdırma, süreç değerlendirme, portfolyo vb.) değerlendirme yolları kullanılmalıdır. Kademeler arası geçişte kullanılacak seçme yöntemleri ve ölçütleri, çeşitlendirilerek bu bağlamda veli ve öğrenci görüşmeleri, öğretmen raporları, akran değerlendirmeleri, öğrenci dosyası, öğrencinin en çok başarılı olduğu dersler esas alınarak bütüncül, kapsayıcı, çok yönlü bir yapıda tasarlanmalı ve uygulanmalıdır. Eleyici ölçme ve değerlendirme sistemleri yerine, teşhis edici, geliştirici, tanıma ve yetiştirmeye dönük değerlendirme sistemleri ikame edilmelidir. Hiçbir öğrenci, başarısızlık yaftasıyla sistem dışında bırakılmamalıdır.

Bu kapsamda, acil bir sorun olan üniversite giriş sınavındaki eşitsizlik durumu, behemehal ortadan kaldırılmalı; yeterlilik temelli yöntemler geliştirilene kadar mevcut üniversite giriş sistemi, sosyal eşitlik anlayışına dayalı olarak daha adil bir şekle sokulmalıdır. Üniversiteye girişte meslekî ve teknik liselere sağlanan fırsatlar, sadece yüksekokullara geçişle sınırlı kalmayıp orta öğretimde sürdürülen eğitimin devamı niteliğinde olan yükseköğretim programlarına ya doğrudan geçiş imkânı ya da ek puanlarla teşvik imkanı mutlaka sağlanmalıdır. Bunların dışında kalan diğer alanları tercihte de mesleki ve teknik liselere diğer liselerle eşit şartlar sağlanmalıdır. Uygulanmakta olan adaletsiz katsayı uygulamasına son verilmelidir.

Üniversiteye girişte fakülte temelli yeterlilikler

Üniversiteye öğrenci yerleştirme sistemi, bölüm yerine fakülte tercihine göre tasarlanmalıdır. Bu kapsamda üniversitelerde çağın gerektirdiği işlevsel bölümler güçlendirilmeli, kontenjanları arttırılmalı, kaynak israfından başka bir işe yaramayan işlevsiz bölüm ve programlar kapatılmalıdır. Her bir fakülte ile ilgili beklenen yeterlilikler önceden belirlenip ilân edilmelidir. Daha sonra bölümlere yerleştirmeler, öğretim üyelerinin rehberliğinde objektif ölçme araçları da kullanılarak gerçekleştirilmeli, öğrenimin ilk yıllarında verilecek ortak bir program sonunda, öğrenciye yatay ve dikey geçiş imkânları da sağlayan bir yapı kurulmalıdır.

—Devam edecek—

Ahmet GÜNDOĞDU

29.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004