H.İbrahim CAN |
|
ABD’ye göre Türkiye’nin dış politikasının görünümü |
![]() |
Diplomatik 11 Eylül olarak nitelenen Wikileaks belgeleri, bütün dünyada çok farklı yorumlara sebep oldu. Her ülke kendisiyle ilgili konularda yalanlamalar ve açıklamalar yapma ihtiyacı hissediyor. ABD de diplomatlarının haklarında aşağılayıcı, kötüleyici veya düşmanca sözler söylediği yabancı devlet adamlarından özür dileme telâşında. Aynı zamanda Wikileaks’e ulaşılmasını engelleme derdinde. Ama dünyanın önemli basın organlarına da bu belgelerin gönderilmiş olması, engellemeyi imkânsız kılıyor. Bu olayın tartışılması, üzerinde kafa yorulması gereken bir çok yönü var. Bir askerin ABD gibi bir devin çoğu gizlilik içeren bu kadar çok sayıda diplomatik belgesini ele geçirdiği iddiası bize pek inanılır gelmiyor. İşin iç yüzü zamanla ortaya çıkacak. Bugün burada şu ana kadar çok azı ulaşılabilir hale gelen belgelerden Türkiye’nin son yıllardaki dış politikasına ilişkin olarak ortaya çıkan bazı ilginç değerlendirmeleri kısa başlıklarla değerlendirmek istiyoruz.
AB’YE ÜYELİK Amerikalılar da tıpkı bizim gibi Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne alınacağına inanmıyorlar. Ama yine de ülkemize sempatik görünmek için, üyeliğimizi sürekli destekleyen açıklamalar yapmanın bizi yanlarına çekmek için yararlı olacağını düşünüyorlar. Bize göre; ABD’lilerin bile anladığı bu hususu AB’lilerin artık itiraf etmesi ve hükümetin de buna göre yeni bir yol haritası çizmesi yararlı olacaktır.
İRAN ABD’nin Türkiye’nin İran’la ilgili konularda arabuluculuk etme çabalarından, İran’a yaptırım uygulanmasına ve füze savunma kalkanı projesinde bu ülkenin hedef gösterilmesine karşı çıkmasından hayli rahatsız görünüyorlar. Bu konudaki tavrımızı “inatçı” ve “ikiyüzlü” gibi ifadelerle dile getiriyorlar. Aslında bu değerlendirme bile bizim bu konuda doğru yolda olduğumuzun bir delili. İran bizim komşumuz. Oradaki yangından mutlaka biz de etkileneceğiz. Bu açıdan yapıcı, arabulucu, koruyucu ve sıcak bir politika izlememizin yararlı olduğunu, bunu yaparken Batıyı karşımıza almama fobisinden kurtulmamız gerektiğini düşünüyoruz. Ancak bu çerçevede İran’a silâh gönderilmesine göz yumulduğu iddiası bize pek doğru gelmiyor. Aynı ABD’nin Gates aracılığıyla hükümeti ABD şirketlerinden askerî araç almaya ikna etmeye çalışması ilginç bir tezat.
AZERBAYCAN Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in Türkiye’nin enerji ağının merkezi haline gelmesinden rahatsız olduğu, bu yüzden Rusya ile doğalgaz anlaşması yaptığına ilişkin yazışmalar, Aliyev’in hükümetten hoşnut olmadığı yönündeki belge ile birleştirildiğinde, Azerbaycan’ı samimiyetimize ikna edemediğimiz sonucu çıkıyor. Ermenistan’la ilişkilerimizi bile onları gücendirmemek için askıya almamıza rağmen Aliyev memnun olmamış. Bu durumda Dışişlerine bu dost ve kardeş ülkeyi samimiyetimize ikna etme konusunda daha çok iş düşüyor.
İSRAİL İsrail’in “one minute” ve Gazze Konvoyu saldırılarıyla başlayan ve Başbakan Erdoğan’ın açık ve ağır eleştirileriyle bölge gündemine yerleşen ilişkilerde soğukluk ve hatta kopmadan büyük rahatsızlık duyduğu anlaşılıyor. Bunun için ABD’nin dolaylı yardımının istendiği anlaşılıyor. Ankara’nın İsrail karşıtlığını bölgede kendi nüfuzunu güçlendirmek için kullandığı iddiaları belgelerde yer alıyor. Bizce İsrail’in bölgede yalnızlaşmasının asıl sebebi kendi insanlık dışı politikaları. Diğer İslâm ülkelerinin bu konudaki etkisizliği de dikkate alındığında, hükümetin bu konudaki sert tavrı –diplomatik ilişkileri tamamen kesmek gibi aşırılığa varmamak kaydıyla- uluslar arası kamuoyunu harekete geçirme açısından önemli görünüyor. Kısacası; Türkiye’nin bölgesinde ve genelde dış politikada etkinliğini arttırması, Davutoğlu’nun aktif ve samimî ilişkiler kurma çabaları, ABD tarafından “tehlikeli” bulunuyor. Ama genel olarak bakıldığında; Türkiye’nin dış politikasının –onlar beğenmese de- doğru yolda olduğu kanaatine varmak mümkün. Umarız tabuları yıkma çabalarıyla “deli”, “Yeni Osmanlıcı” nitelemesine muhatap olan sayın Davutoğlu, dengeli ama inisiyatifi elinde tutan dış politika anlayışını sürdürür. 02.12.2010 E-Posta: [email protected] |