Ali FERŞADOĞLU |
|
İnşaat mühendislerine bir proje teklifi |
İnşaat mühendislerine bir proje teklifi sunuyoruz: Acaba, lavabo ve banyo sularını depolayıp kullanmak ve milyonlarca metreküp su israfını önlemek mümkün değil mi? İsraf, saçıp-savurmak, ihtiyaç olmadığı halde rastgele harcama yapmak demektir. Dikkat edilirse yaradılışta ve kâinatta zerre miskal israf ve abesiyete yer yoktur. Kâinatta israf yok, muhteşem iktisat ve dönüşüm var. Meselâ, yere düşen artıklar bakteriler tarafından imha edilip temizlenir ve azot olarak toprağa gıda olarak verilir. Teneffüs ettiğimiz hava, bedenimize girince kanı temizlemek ve sair pek çok işi yaparken; karbondioksit (zehirligaz haline gelen) aynı hava dışarı çıkarken de konuşmamızı sağlıyor. Orada da israf edilmiyor; ağaçlar gıda olarak alıyor. Keza, sular da aynı iktisat, dönüşüm kanununa tabi. Bundan ders çıkararak acaba, öyle bir sistem geliştirip lavabo ve banyo sularını tuvalet temizliğinde kullanacak şekilde dönüştüremez miyiz? Eğer kendimiz için yapamazsak, alt katta oturan için yapabiliriz… Mutfak lavabosundan çıkan suları bahçelere akıtıp, saksıdaki çiçeklere verebiliriz. Tabiî ki, sabunlu ve bulaşıklı suları değil. Ancak, sebze ve meyveleri yıkadıktan sonra artan suları pekala bu işlerde kullanabiliriz. İnşaat ve makine mühendisleri her halde böyle projeler geliştirebilirler. Bu, sularımızın da bereketlenmesine sebep olacaktır. Zira, iktisat farz, israf haram. Farzı işleyen ve haramlardan kaçınan berekete kavuşturulur. *** Evet, kâinattaki işleyiş ve nizama uymamız nisbetinde rahat ederiz. Aksi halde, diğer varlıklara ters, hattâ aşağı düştüğü gibi, dünya hayatı noktasında da cezasını peşin olarak çekeriz. Bugünkü medeniyet anlayışı insanlığı, iktisat ve kanaat esasını bozarak israf, hırs ve tamaa teşvik ediyor. Oysa israf sefâhetin, sefâhet de sefâletin kapısını açar. İsrafın mânevî tahribatı da büyüktür. İsraf ni’meti hafife almak demektir. Allah’ın muntazam bir üretim fabrikası olan kâinat, durmadan çalışıp mu’cizevârî, olağanüstü üretim yaparken, israf bunun değerini idrâk etmemek, o çarkların aksine hareket ve şükürsüzlük etmek demektir. Şeriat, israftan men eder. Çünkü israf, ferdi de, âileyi de, toplumu da batırır. Kanaat ve iktisadın zirvesinden insanlığa seslenen yüce Peygamberimiz (a.s.m.) maksatsız ve faydasız harcamalar için, “Her israf edilen haramdır“ (Keşf’ül-Hafâ, 2:125) buyurur ve şu ölümsüz iktisat dersini verir: “Evinizin önünden bir nehir aksa, abdest bile alacak olsanız, suyu ihtiyaçtan fazla kullanmayınız” tavsiyesi de Resûlullahın (a.s.m.). Bu öğüt, sadece suyun zayi olmasını engellemek için değildir şüphesiz. Böylece insan eğitilmekte, iktisat ve kanaate alıştırılmaktadır. İslâmın reddettiği israf sadece yeme, içme ve maddî şeylerde değildir. Konuşmaktan gezmeye, eğlenmekten diğer fiil ve hareketlere kadar, hayatın bütün safhalarını içine alır. Hastane, hapishane, meyhane ve mezaristanların, gençlerle dolup taşmasında, bugünkü Batı medeniyetinin müsrif anlayışının payının büyüklüğü apaçık görülmüyor mu? 12.07.2010 E-Posta: [email protected] [email protected] |