Geçtiğimiz günlerde Milwaukee Spanish Journal gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Robert Miranda’nın Doğu ve Güneydoğu problemleriyle ilgili çözümün bizde olduğuna dikkat çekmesi sizin de ilginizi çekti mi?
Hani Hz. Ali’nin güzel bir sözü var: “Hastalığın sendendir. İlâcın da sendedir” diye. Bu hakikate ne kadar da uyuyordu Robert Miranda’nın söyledikleri? Demek istiyordu ki: “Ey Türkiye, hastalığınızın ilâcını ne şurda burda arayıp duruyorsunuz? İlâcınız kendinizde.”
Amerikan Ulusal Köşe Yazarları birincilik ödülü sahibi, İslâmı da din olarak seçip Davud Ali Selam ismini alan Robert Miranda, Amerika gibi bir yerde İslâmda deva bulmuş dertlerine. Doğu ve Güneydoğu hastalığının tedavîsini de İslâmda görüyor.
Şimdiye kadar hangi derde deva olmamış ki İslâm? Karşılıklı nice insanın öldüğü, 110 yıldır aralarında kan dâvâsı süregelen Evs ve Hazreç kabileleri gibi daha nice kabileyi kardeşler hâline getirip medeniyetten, insanlıktan uzak o on binlerce insanı dünyanın en medenî ve karıncayı dahi incitmekten çekinir hâline getirmemiş miydi? Osmanlıyı asırlarca ayakta tutan en önemli bağ da bu değil miydi? Türk-Kürt ve daha nice ırk, etle tırnak misali kaynaşıp yüzyıllarca bir arada yaşamamışlar mıydı?
Yıllar önce terör daha bu seviyelere gelmeden uçaklardan kardeşliği dile getiren âyet-hadisli broşürleri atarken terörü üretmeyecek bir atmosfer için adım atmıştık. Ne var ki devamı gelmedi.
Robert Miranda da, “Çözüm yine İslâmda, İslâm kardeşliğinde” diyor. Umut Yavuz’la 28.10.2007 tahinde yaptığı söyleşide, bugün, hakkında değişik dünya ülkelerinde 500’den fazla tebliğ sunulan büyük Kur’ân yorumcusu Bediüzzaman’ın bu yorumlarından birinde milliyetçilik meselesini işlediğine dikkat çekiyor: “Bediüzzaman 23. Mektub’unda, milliyetçilik ile ilgili olan 3. kısmında bunun cevabını çok açık bir şekilde vermektedir. Herkes bu kısmı lütfen dikkatle okusun. Müslümanlar olarak hepimiz biliyoruz ki, ırkçılık İslâm ile taban tabana zıt bir kavramdır. Bediüzzaman’ın düşünceleri ise bugüne kadar okuduklarım arasında en derin ve faydalı olanlarıdır. Açık bir şekilde inanıyorum ki, onun sözleri dünyayı çok olumlu bir yönde etkileyecektir.”
Robert Miranda tâ Amerika’dan bunu görüyor da, biz niye göremiyoruz?
Yıllardır basında aleyhte yapılan propagandalarla Bediüzzaman’la ilgili hiçbir şey okumadan, araştırma yapmadan olumsuz kanaate sahip veya insaflıysa okumadığını beyan eden aydınımız maalesef Bediüzzaman’dan habersiz; objektif olamıyor, dolayısıyla onun sunduğu reçeteyi de bilmiyor, tedaviyi dışarılarda arıyor.
Ne dersiniz, onun anarşi ve terörle ve bunun tedavisiyle ilgili tesbitlerine bir göz atalım mı?
30.10.2007
E-Posta:
[email protected]
|