Bedava dilencilik kursu
İnsandaki merhamet ve şefkat duygularının yerinde kullanılması halinde ne kadar güzel neticeler hâsıl olduğunu görmeyen ve bizzat hayatında yaşamayan yoktur. Yerinde kullanılmadığı ve suiistimal edilmesi halinde de yaşanan hayal kırıklıklarını, derin sarsıntıları ve üzüntüleri de söylemeye hiç gerek yoktur.
Ramazan ayı, şefkat ve merhamet duygularının coştuğu, başkalarını düşünme ve onlara yardım etme isteğinin zirveye ulaştığı bir aydır. Sokakta, çarşıda, cami kapılarında, hastane koridorlarında ve odalarında, küçücük çocukları peşlerine takarak, coşan ve zirveye ulaşan bu duygular ile mânen çok kıymetli ve mübarek olan Ramazan günlerini suiistimal eden dilencilerin kol gezdiklerine hepimiz şahit olmuşuzdur.
Esas suiistimalin yetişkin dilencilerin yanlarında gezdirdikleri masum çocuklara yapıldığını görmemek mümkün değildir. Büyüklerinden gördüklerini taklit ederek öğrenme ve ileride kurtulamayacakları alışkanlıkları edinme yaşlarında olduklarından bu çocuklar, sadece kendilerini ve ailelerini değil, toplumun geleceğini tehlikeye sokabilecek zararlı unsurlar haline getirilmektedirler.
Olayı resmen “bedava dilencilik kursu”ndan başka bir şeyle izah etmemiz; insanların kendi rızaları ile ceplerinin nasıl soyulacağını ve duygularının nasıl sömürüleceğini, en ince detaylarına kadar öğrenen bu çocukların, büyüdüklerinde de dilencilikten başka bir mesleğe yönelmelerini beklememiz mümkün görünmemektedir.
Gerçek ihtiyaç sahiplerine elbette bir sözümüz yoktur. Onlar zaten dilenciliği meslek haline getirenler gibi isteyemezler. Utanma duyguları buna mani olur ve istemeye niyetlenmeden önce de sabır sınırlarını sonuna kadar zorlarlar. Etrafına birazcık dikkat eden feraset sahibi Mü'minler, bir bakışta gerçek ihtiyaç sahiplerini tanıyacaklardır.
Çocuk dilencilerin sayılarının hızla artış gösterdiğine bakılacak olursa, özellikle kendi yakınları tarafından geçim kaynağı olarak kullanılan çocuklar için bu kursun, bir hayli etkili olduğu açıktır. Ayrıca bunların dışında bir de dilenci mafyası tarafından sermaye olarak kullanılan ve dilenmek için zorlanan, icap ettiğinde kiralanan, tacize uğrayan ve sakat bırakılan çocukların kurslarının maliyeti ise diğerlerine göre çok daha pahalıya mal olmaktadır.
İnsanları aldatmaya, duygularını suiistimal etmeye, daha ileriki safhalarda ise çalmaya ve çırpmaya odaklanan, sürekli zulüm gördükleri için de kin ve intikam hisleriyle beslenerek büyüyen bu çocukların, büyüdüklerinde haklı haksız demeden herkesten intikam alma çabası içerisine girecekleri ve âdetâ birer suç makinesi haline dönüşecekleri gün gibi âşikârdır.
Bu sosyal yaranın tedavisi için alınan tedbirlerin çok yetersiz kaldığı anlaşılmaktadır. Zorunlu veya zorunsuz, dilenciliğe alıştırılan bu çocukların, kendilerine ve topluma faydalı hale getirilebilmesi için sadece polisiye tedbirler almak yetmez. İşe ta en başından başlamak ve hatalı durumlar oluşmadan önleyici tedbirler almak gerekir.
Çocuk Hakları Sözleşmesine göre zaten suç sayılan bu duruma, caydırıcı, yönlendirici ve eğitici programlarla köklü çözümler bulunmalı, yeni projeler geliştirilmelidir. Çocuk Esirgeme Kurumu başta olmak üzere ilgili bütün kurum ve kuruluşlar, maddî ve manevî olarak güçlendirilmeli, icabında dilenciliğe zorlanan çocuklar, sıkı takip altına alınarak eğitimleri temin edilmelidir. Sadece resmî olarak değil, bu işleri hakkıyla yapacak vakıf ya da derneklerden de istifade edilmeli, onlarla işbirliği yapılarak programlar güçlendirilmelidir.
Kâinat boşluk kabul etmez. Boş bırakılan yerleri birileri muhakkak gelip doldurur. Karanlık emelleri olanların heveslerini kursaklarında bırakmak ve güzel şeyler yapmak istiyorsak geleceğimiz olan bu çocuklara gereken ehemmiyeti şimdiden vermemiz şarttır.
|