Amerika’ya bir anlaşmayı imzalamak üzere giden bakan, kendi partisinden çok önemli bir ismi eleştiriyor:
“Kurtlar Vadisi filmine gitti, bir de çıkışta övgü dolu sözler etti, bunun üzerine anlaşma rafa kalktı” diyor.
Bakan’ın anlaşma dediği şey, Irak’ta savaşan Amerikan askerlerinin Antalya’ya tatile getirilmesi projesi.
Tabiî böyle bir projeden benim haberim ilk kez oluyor. O dönemlerde konuşulup, unutuldu mu bilmiyorum, ama ben böyle gizli bir anlaşmadan ilk kez haberdar oluyorum.
Sadece o parti büyüğü değil elbette ki, Emine Erdoğan da kızlarını alarak Ankara’daki galaya gitmişti. Hatta şöyle de bir ayrıntı hatırlıyorum, Emine Hanımın galaya katılacağı ve kalabalık bir grupla geleceği son anda bildirilmiş ilgili şirkete. O yüzden kısa süreli bir davetiye paniği de yaşanmış.
Ancak bilmediğim ya da unuttuğum pek çokmuş. Çünkü Kurtar Vadisi daha vizyona girmeden Başbakan Erdoğan’a İstanbul’da özel bir seans düzenlenmiş.
Erdoğan da gösterimin ardından çocukları çok iyi bulduğunu söylemiş.
3 Kasım seçimlerinde partisi iktidar olmuş, ancak Erdoğan milletvekili bile seçilememişti.
Seçimlerin hemen ardından danışmanlarıyla birlikte “Başkanın Adamları” filmini izlemeye gitmişti. Film seçimlere iki hafta kala bir skandalın ortasında kalan Başkanın seçim kazanmak için yürüttüğü stratejiyi, Beyaz Saray’ı, savaşı ve skandalları konu ediyordu. Partisi iktidar kendi mebus bile olamayan Erdoğan’ın bu filmdeki taktiklere ihtiyacı çoktu. Çünkü benzer sorunları da kendisinin aşması gerekiyordu. “Başkanın adamları” değil, ama Deniz Baykal’ın hayat öpücüğü ve devletin partisi iktidar olan birisinin bir kahraman olarak köşede durup, efsaneleşmesi için açtığı kanallardan geçerek Siirt’ten milletvekili oldu. İktidarının bir döneminde milliyetçilik yükselişe geçince bu kez Erdoğan Kurtlar Vadisi’ni izledi. Ancak Kurtlar Vadisi Erdoğan’ın değil, MHP’nin değirmenine su taşımaya başlayınca bu kez Kurtlar Vadisine göre daha farklı bir kurgusu olan “Kurtlar Vadisi- Terör”ü yasaklatma yoluna gitti.
Erdoğan popülist bir lider. Yükselen dalgaların üzerinde sörf yapmayı, esen rüzgârla yelkenini doldurmayı iyi biliyor. Ama bazen dalgalar boyunu aşınca da yasaklama yoluna gidiyor.
Kurtlar Vadisi’ne getirilen yasağın özü bu.
Ancak karşı karşıya olduğumuz sorun Kurtlar Vadisi’ni yayından kaldırarak çözülecek çapta değil.
ABD’nin Irak’taki işgali ve başına çuval geçirilen Türkiye’nin ezikliği sürdüğü müddetçe, bu ülkede daha çok “Kurtlar vadisi” çıkar.
Önümüzdeki dönem çok çetin gelişmelere sahne olacak.
Özellikle Kerkük’te bir referandumun yapılması ve bu referandumdan Kürtlerin lehine bir sonucun çıkması, Türkiye’de dengeleri alt üst edebilir.
Kurtlar Vadisi filmleri çevirerek ne çuvalın intikamını alabildik ne de ezikliğimizi giderebildik. Sadece Polat marka gençler üretmekten başka bir işe yaramadı.
Sorunlarımızı dizilere, Polat Alemdarlara havale etmek de çözüm değil de, onu yayından kaldırarak bu sorunu kökten çözmemiz de mümkün değil.
AK Parti bu süreci yönetecek ve yumuşatacak bir strateji üretmediği takdirde seçimlerin en önemli tercih konusu milliyetçilik ve Amerikan karşıtlığı olabilir.
Erdoğan bu işi Çanakkale şiiri okumakla ya da Albayraklı bilboardlarla çözeceğini sandı ama başarılı olamadı. Çünkü inandırıcılık sorunu yaşadı.
Erdoğan bu dalgayı yönetemezse, kurtlar onu ham yapabilir.
22.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|