Bir ülkede adaletsizlik ve ‘adam kayırma’ hüküm sürdüğünde, işlerin içinden çıkılması imkânsız hale gelir. Türkiye’deki ormanların katledilmesi de buna güzel bir örnek.
Ağaca ve yeşile hasret İstanbul’un ‘ciğerleri’ sayılan ormanlar, yıllardan beri devam eden bir ihmal ve ‘kayırma’ sonucu sitelere dönüşmüş durumda. Son günlerde gazete manşetlerini ‘süsleyen’ haberlere bakılırsa, yapılanların kanun dışı olduğu apaçık görülüyor.
Orman ve çevre bakımından zengin kabul edilen Beykoz, bu özelliğini kaybetmek üzere. Kanunlara karşı ‘hile’lere başvuranlar, çoktan ormanları ‘beton yığını’na çevirmiş. Gazetelerdeki haberleri gören, ormanların içine kurulan bu ‘kent’lerin yıkılacağını düşünüp sevinebilir. (İlgili haberler için 28-29 Kasım tarihli Milliyet ve Sabah’a bakılabilir.) Ancak böyle bir şeyin olmasını beklemek Türkiye şartlarında mümkün görünmüyor.
Bu ve benzeri hadiseler, Türkiye’yi ‘idare edenler’in gerçek meselelerle ilgilenmediğini gösterir. Bugünkü yöneticilerin; ‘yıkalım, yıkarız, yıkacağız’ dedikleri siteler, şehirler, villalar; ‘gizli’ mi yapıldı? Yoksa, o gün ‘serbest’ olan işler; bugün yasak mı oldu? Sözkonusu olan ‘gecekondu’ bile değil! Yapılacağı ala-i vala ile ilân edilen, gazetelerde ilânları verilen ve yapımı yıllar süren koca şehirlerdir. Eğer bu yapılanlar ‘yanlış’ ise bunlara niçin ve nasıl müsaade edilmiştir? Bugün bu ‘şehir’leri yıkmak mümkün değil ve belki de gerekli de değil. Nihayetinde oraya ‘millî servet’ harcanmıştır. Eğer böyle bir şey yapılmak isteniyorsa, kanuna karşı ‘hile’ ile dikilen bu siteler, millet menfaati için kullanılabilecek şekilde vakfedilebilir.
Aynı şekilde, yapılmak şekli eleştirilen sitelerin bugün manşet olması da tesadüf değildir. O siteler yapılırken o gün de yayınlanan ‘büyük gazete’ler niçin sustu? Başlangıçta gerekli tepki gösterilmiş olsaydı, iş bu noktalara gelebilir miydi?
Kanunların adil olarak uygulanmadığı yerlerde bu sıkıntılar her zaman olur ve olmuştur. Bunun en çarpıcı örneği, hakkında ‘yıkılma’ kararları alınan bazı otellerin bile yapılabilmiş olmasıdır. Öyle ki, Taksim/Gümüşsuyu’ndaki bir otelin yapılabilmesi için kanuna karşı hile yapılarak inşaatın yapıldığı arsanın bağlı olduğu ilçe bile değiştirilmiştir! Hem de bu, neredeyse ‘başbakan’ seviyesindeki bir müdahale ile yapılmıştır. (Ritz Carton Otelinin bulunduğu arsa, Beyoğlu Belediyesi sınırları içerisindeyken inşaat engellenmeden devam edebilsin diye Şişli Belediyesi sınırları içerisine dahil edilmiştir ve halen de öyledir. Yanlış hatırlamıyorsak, Koç Üniversitesi için de ‘yıkım’ kararı alınmıştı. ‘Yıkım’ kararı almak için bu sitelerin yahut binaların yapılmasını beklemek mi gerekiyordu?) Bu kadar bariz hataların yapıldığı bir ülkede, ormanların katledilip siteler dikilmesine şaşılır mı?
Başta siyasiler olmak üzere, Türkiye’yi ‘idare edenler’ daha ciddî ve inandırıcı olmak zorundalar. Kanunlar adil bir şekilde uygulanmalı ve yanlışa ta baştan engel olunmalıdır. Yoksa, sitelerin ve kulelerin yapımına engel olmayıp, sonradan yıkım kararı almak inandırıcı olmuyor. Maksat ormanları ve çevreyi korumak ise, böyle şeylere en başta müsaade edilmesin. Yok, hedef göz boyamak ise, şimdiye kadar yapılan uygulama devam etsin!
Ormanları katlederek yerine siteler yapmakla, kendi nefesimizi kıstığımızı lütfen görelim...
01.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|