Afyonkarahisar’dan okuyucumuz: “1- Şevval Ayı orucunu tutarken unutarak herhangi bir şekilde yiyip içildiği zaman oruç bozulur mu? Yoksa Ramazan ayında olduğu gibi oruca devam edilir mi? 2- Ayrıca ikinci bir sorum da Ramazan ayından oruç borcu bulunan kişiler Şevval ayında öncelikle bu kaza oruçlarını mı yoksa Şevval ayının 6 orucunu mu tutması gerekiyor?”
1- Unutarak yiyip içmekle oruç bozulmaz. Ramazan orucunu bozmayan bir davranış, nafile orucu da bozmaz. Dolayısıyla nafile orucu tutarken unutarak yiyip içen birisi hatırlayınca derhal kesmek şartıyla orucuna devam eder.
2- Ramazan orucu borcu olan kimse Şevval ayında önce oruç borcunu kaza etmeli, ardından Şevval ayı orucunu tutmalıdır. Allah kabul etsin. Amin.
***
‘Sırat-ı Müstakim Candan’ rumuzlu okuyucumuz: “Şimdi bakın abi, kaza namazı var diyorsunuz, ben size soruyorum: Bilerek kılmadığımız namazın kazası olur mu?”
Muhittin Deniz: “Namaz nedir?”
Namaz zikirdir, tövbedir, Allah’a yaklaşmaktır, Allah ile konuşmaktır, Allah’a halimizi ve derdimizi arz etmektir, duâdır, niyazdır, Allah’a hamd etmektir, Allah’a şükretmektir, Allah’ı anmaktır, Allah’tan medet istemektir, Allah’a ibadet etmektir, Allah’a kulluk etmektir, Allah’a itaat etmektir. Nitekim Kur’ân’da Cenâb-ı Allah: “Bana ibadet et. Beni anmak için namaz kıl”1 buyuruyor.
Bilerek namazı kılmamak, özürlü olarak kılmamaya nazaran daha günahtır. Bunda şüphe yoktur. Fakat günahın daha büyük olması, tövbe ve zikir ile aramızda bir engel midir? Bilerek kılmadığımız namazın kazası neden olmasın? Fetva ile kılmamaya hükmetmek, fiilen kılmamaya oranla daha büyük vebal değil midir?
Namaz mükellefi, kılmadığı namazların kazasını yapar veya yapmaz. Bu kendi bileceği bir iştir. Tövbe ederse, belki Allah affeder de. Kul ile Allah arasına girilmez. Fakat yapmamaya fetva aramamalıdır. Unutulmamalıdır ki batıl fetva, günahkârlığa oranla daha büyük cürümdür.
***
Sümeyra Bolat: “Namaz kılmayanın cenaze namazı kılınır mı?”
Namaz kılmayan kişi eğer münkir değilse, namaz kılmama sebebi inkâr değilse, namazın Allah’ın emri olduğunu tasdik ve buna iman ediyorsa, böyle namaz günahkârı bir ehl-i imanın cenaze namazı elbette kılınır, ona duâ edilir.
***
Tenzile Balaban: “Adanmış bir adağım var ama ne zaman ve ne için adadığımı hatırlamıyorum. Adağın bedelini birine vermem mümkün mü?”
Eğer kurban adamışsanız kurban kesmelisiniz veya bağışlamayı düşünüyorsanız kurban olarak bağışlamalısınız. Bedelini size vekâleten kurban alıp kesecek bir fakire bağışlayabilirsiniz. Sadaka adamışsanız sadaka verirsiniz. Fakat kurban adağı, sadakaya çevrilmez.
***
Deniz Kaya: “Ben devlet memuruyum. İşim gereği bazen ikindinin vakti gecikiyor, bazen de unutuyorum. Akşam ezanı okunmasına kaç dakika kalana kadar ikindi namazını kılabilirim? Kerâhet vakti diye kazaya mı bırakayım? Bugün, sadece farzını kılayım dedim, 4. rekâtı kılarken akşam ezanı okundu. Şimdi ne yapmalıyım? Allah razı olsun.”
Namazı son vakte kadar geciktirmemek lâzım. Fakat eğer bir şekilde geciktirilmişse, daha fazla geciktirmeden, kerâhet vakti de demeden farzı ile kılmak gerekir. Farzına başladığımızda yeni gelen vaktin ezanı okunsa bile kıldığımız namaz edâ olarak inşallah makbuldür. Farzına kendi vakti içinde başlamak (başlangıç tekbirini kendi vakti içinde almak), kılınan namazın edâ sayılması için inşallah yeterlidir.
***
Beyaz Karanfil rumuzlu okuyucumuz: “Bir namaz iki kez kılınır mı?”
Bir namaz bilerek iki kez kılınmaz. Fakat sehven kılınırsa buna da bir diyeceğimiz olmaz. Sehven kılınırsa; birinci kılınan farz, ikinci kılınan nafile olarak inşallah makbuldür.
Dipnotlar:
1- Tâhâ Sûresi: 14
01.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|