Papa’nın uçağı Esenboğa Havaalanında tur atarken, Başbakan Erdoğan karşılamak için piste doğru ilerledi.
Erdoğan, uçağın merdivenlerinde beklerken Papa 16. Benedikt, uçağın kapısında gözüktü. Ağır ağır indi merdivenlerden. Üzerinde beyaz bir palto, başında takke, ayaklarında kırmızı ayakkabılar vardı. Boynunda ya da vücudunun görünen bir bölümünde haç işâreti yoktu. Türkiye’ye geldiği için mi takmamıştı, yoksa öyle bir alışkanlığı yok muydu orasını bilemiyorum. Ama uçaktan inerken, üzerinde haç olmaması dikkatimi çekti.
Uçağın burnunda ise Türkiye ve Vatikan bayrakları dalgalanıyordu.
Başbakan Erdoğan’la uzun uzun tokalaştılar. Protokol kısa tutulduğu için fazla bir zaman kaybı olmadı, iki dakika içinde tamamlayıp, VIP salonuna geçtiler. Başbakan Erdoğan burada Papa ile 23 dakika süren bir görüşme yaptı.
Erdoğan burada hangi mesajları verdi?
Türkiye’nin medeniyetler arası ittifakın eşbaşkanı olduğunu hatırlatıp, Papa’ya kültürler arası diyalogun geliştiği bir dönemde ülkemizi ziyaret etmesinin yararlı olduğunu söyledi.
Böylece, Avrupa’da medeniyetler çatışması tezini savunanların başında yer alan Papa’ya Türkiye’nin nerede durduğu hatırlatılmış oldu.
İslâmın bir barış dini olduğunu belirtip, cami, kilise ve havranın aynı avluya açıldığı bir kültürden geldiğimizi anlattı.
Erdoğan, İslâmın barış hoşgörü ve sevgi dini olduğunu belirtirken, daha önce “İslâmiyetin kılıçla yayıldığını” savunan Papanın, “Görüşlerinizi paylaşıyorum” demesi olumlu bir adımdı.
Başbakan Erdoğan ile Papa’nın görüşmesi bitmiş, Erdoğan uçağın kapısında karşıladığı Papa’yı aracına kadar uğurluyordu. Dünya medyasının gözü bu olayın üzerindeydi. O sırada “İyi ki bu görüşme olmuş” diye düşündüm. “Başbakan Erdoğan Papa’ya dinimiz ve dünyaya bakışımızı anlattı” demek varken, Erdoğan, “Papa ile karşılaşmamak için bir saat önce bu kapıdan geçerek Letonya’ya uçtu” denilmesinin anlamı neydi? Dünya ajansları, “Türkiye Başbakanı Papa ile görüşmedi” demek yerine “Görüştü ve şu mesajları verdi” diye haber yaptı, peki kötü mü oldu?
Ayrıca Türkiye’nin AB’ye üyeliğine karşı çıkan Papa 16. Benedikt’ten Avrupa Birliği için destek almak fena bir şey mi?
Türkiye hem AB için, hem de Kıbrıs konusunun zemininin Birleşmiş Milletler olduğu konusunda Papa’nın desteğini aldı. Kötü mü oldu?
Papa’nın Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu ile görüşmesi ise başlı başına olumlu adımlara sahne oldu.
Bardakoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı kisvesinin tüm artılarını yansıtarak, İslâmın terör ve şiddetin her türlüsüne karşı olduğunu anlattı.
Bardakoğlu, Peygamberimize hakaret etme gibi sicilinde bir kara leke bulunan 16. Benedikt’in yüzüne şunları söyledi:
“Ne var ki, son dönemlerde İslâm dininin tarihi ve kaynaklarıyla şiddeti içerip teşvik ettiği, İslâmın yeryüzüne kılıçla yayıldığı, Müslümanların potansiyel şiddet uygulayıcıları olduğu anlayışını ifade eden İslâmofobianın giderek tırmandığını hep birlikte müşahede ediyoruz. Bilimsel ve tarihsel hiçbir araştırma ve veriye dayanmayan, adalet ve insaf ölçüleriyle de bağdaşmayan bu itham ve iddialardan, adını barıştan alan İslâm’ın her mensubunun son derece müteessir ve müşteki olduğunu ilân etmek isterim…”
Daha önce yaptığı “densizliğe” karşın, defalarca bütün Müslümanları hürmetle selâmladığını belirten bir Papa, diyalog için dua ettiğini söyleyen bir 16. Benedikt vardı.
Dinler arası çatışmanın mimarlığına soyunurken, Diyanet İşleri Başkanlığında diyalog için dua ettiğini söyleyen bir Papa’ya şahit olduk.
Bütün bunlar dahi, diyalogun önemini ortaya koydu. İyi ki Papa Türkiye’yi ziyaret etti ve iyi ki Müslümanları temsilen bu görüşler Papa’ya aktarılmış oldu.
Bir kez daha sağduyu hâkim oldu ve Türkiye Kemal Kerinçsiz zihniyetine mahkum olmadan dünyaya medenî bir diyalog zemini sundu..
30.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|