Yüksek Askerî Şûrâ, yılın ikinci toplantısını bugün yapıyor. Org. Büyükanıt, Ağustos’taki şûrâya da, atama kararnamesi toplantı öncesinde imzalandığından Genelkurmay Başkanı sıfatıyla katılmıştı, ama selefi Org. Özkök henüz o koltukta oturmaya devam ettiği ve devir teslim de ay sonunda gerçekleşeceği için, o sıfatı fiilen üstlenmiş değildi.
O bakımdan, bugünkü toplantı, Büyükanıt’ın gerçek anlamdaki ilk şûrâsı sayılabilir.
Dolayısıyla, bu şûrâdan çıkacak olan kararlar, Büyükanıt’ın görev süresinde izleyeceği çizginin de ilk somut işaretlerini verecek.
Bu bağlamda toplantıdan günler önce medyaya yansıyan bazı haberlerde, rekor sayıda “irticaî ihraç” dosyasının gündeme geleceğinin iddia edilmesi dikkat çekiciydi.
Umalım ki öyle olmasın.
Çünkü öyle olursa, zaten yıllardır kanayan bir yara olarak çözüm bekleyen YAŞzedeler sorunu bir kez daha kaşınmış ve dahası bu gelişme, son zamanlarda ülke gündemini tekrar irticaya çevirme çabaları istikametinde talihsiz bir katkı olarak kullanılmış olur.
Hep birlikte izlediğimiz gibi, Büyükanıt’ın görevi devralırken yaptığı konuşma “sert başlangıç” olarak nitelenir ve ardından Eylül sonuyla Ekim başında önce kuvvet komutanları, ardından Genelkurmay Başkanınca yapılan “irtica vurgulu” konuşmalar öne çıkarılırken bu çabaların ilk işaretleri verilmişti.
Ama gerek zamanlama olarak Ramazan’a denk gelmiş olmalarının etkisi, gerek Türkçe ezan gibi ters tepen mesajlara yer verilmesi, gerekse başka bazı sebepler, öngörülen hedeflerin hâsıl olmasına imkân ve fırsat vermedi.
O günlerde Başbakanın “Bu konuları böyle uluorta konuşmayalım, kendi aramızda müzakere edelim” teklifinde bulunması da gündemin irticaya odaklanmasını engelledi.
Ancak bu tavrın, olayı hükümete bakan cihetiyle geçici olarak savuşturma sonucu doğursa da, böyle bir ertelemenin kalıcı bir rahatlama getirmesi beklenemezdi. Kaçınılmaz karşılaşma eninde sonunda mukadderdi.
Nitekim YAŞ toplantısına günler kala basına sızdırılan söz konusu haber ve ayrıca askerlerin geride kalan iki ayda irticayla ilgili olarak hükümet kanadından bir adım atılmadığı yönündeki değerlendirmelerinin yansıtılması, sıkıntının giderek arttığının işaretleri.
Aynı şekilde Newsweek dergisinde “üst düzey subaylar”a atfen ortaya atılan “Yeni bir 28 Şubat sürecinin şartları oluştu. 2007 yılında bir postmodern müdahalenin daha gündeme gelme ihtimali yüzde 50” iddiası da.
Bu iddiayı yorumlayan eski 28 Şubatçı Erol Özkasnak, hem “Öyle bir süreç bir daha yaşanmaz” diyor, hem de “Çok vahim şeyler olduğu takdirde askerler harekete geçebilir” iddiasını seslendiriyor. (Vatan, 27.11.06)
Yani, tipik örneklerini Kenan Evren’in de defalarca sergilediği üzere, her hal ve şartta, üstelik AB sürecinde alınan mesafeye rağmen, askerler öyle veya böyle bir askerî müdahaleye kapıyı aralık bırakma eğiliminde.
Ama ilginçtir; Özkasnak bile o cümleden hemen sonra “sivil bir darbe”den söz ediyor.
Nasıl olacaksa...
30.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|