Dünyaca ün yapmış bazı iş adamları; ‘güven kaybı’nı, ‘sermaye kaybı’ndan daha tehlikeli bir durum olarak görür. Aynı şey, hükûmetler ve devletler için de geçerlidir. Bir hükûmet ya da devletin, kaybettiği ‘güven’i yeniden kazanabilmesi ‘sermaye’ kazanmasından çok daha zordur.
Neredeyse yarım asra yaklaşan Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde de çoğu zaman ‘güven bunalımı’ çıkmıştır. Zaman zaman kopma derecesine gelen ilişkiler, karşılıklı yumuşama ile yeniden canlandırılmış ve ‘tam üyelik için görüşmelere başlayan bir Türkiye’ye ulaşılmıştır.
İlişkilerin düzelmesinde, daha önce kabul edilen ‘uyum paketleri’nin rolü olmuştur. Ancak son aylarda AB yolundaki yürüyüşümüzün hızı, çeşitli sebeplerle düşmüştür. Hükûmet cenahı, bu yöndeki ikazları ‘AB yolunda hızla devam ediyoruz, yavaşlamadık’ diyerek savmaya çalışmıştır. Ancak yapılan komuoyu yoklamaları gerçeklerin farklı olduğu ortaya çıkarıyor.
AB’nin resmî kuruluşu Eurobarometer’in yaptığı ankete göre, Türkiye’de AB’nin olumlu imajı son altı ayda yüzde 17 gerilemiş. Ankete göre AB’ye olumlu bakanların oranı yüzde 60’tan yüzde 43’e gerilerken, Türkiye yüzde 35 ile AB’ye en çok güvenmeyen üye ve adaylar arasında yer almış. (Hürriyet, 7 Temmuz 2006)
AB genelinde ise, 29 bin kişiyle konuşarak gerçekleştirilen araştırmada, vatandaşların kendi ülke demokrasisinden memnun olup olmadığına yönelik soruya verilen cevaplar da dikkat çekici. Buna göre Türklerin, ancak yarısı (yüzde 50) kendi demokrasisinden memnun.
Böyle bir netice, tam üyelik yolunda ilerleyen Türkiye için iyi puan olmasa gerek. Bu netice, “AB’ye hayır” diyenleri sevindirse de, Türkiye için iyi bir netice olduğunu söylemek imkânsız. Tabiî ki anketlerin güvenilirlik problemi her zaman olmuştur. Meselâ; bu konuda yapılan başka araştırmalarda, “AB’ye destek” oranının yüzde 50’nin altına düştüğü bu güne kadar hiç görülmemişti. Gerçi konunun uzmanları, AB yolunda ilerleyen hemen her ülkede, zamanla ‘destek’ oranının düşebileceğine daha önce de dikkat çekmişlerdi.
Anket neticelerinin tartışılabilir olması bir yana, ortada başka bir vak’a daha var: AB yolundaki ilerlememiz, çeşitli sebeplerle ‘sabote’ ediliyor! Türkiye’deki kamuoyu blok olarak ‘evet’ ya da ‘hayır’ demediği gibi, Avrupa kamuoyunda da “Türkiye AB’ye üye olmasın” diyen güçlü bir ekip/grup vardır. Dolayısı ile, AB yöneticilerinin yaptıkları bazı açıklamalar Türkiye’de yaşayanların aklını çelebiliyor.
Anket sonuçlarını bu şekilde değerlendirmek gerekirken, yolumuzu tıkayanları da uyarmak gerekecek. Başta Türkiye’yi ‘idare’ edenler olmak üzere, hepimiz; kâmil mânâda hürriyetlerin olmadığı bir ülkede ‘ekmek ve huzur’un da olmayacağını bilmeliyiz. Hiç kimse, ‘ekmek mi, hürriyet mi?’ tercihiyle baş başa bırakılmasın. ‘Hem ekmek, hem de hürriyet’ istemeyi sürdürelim.
*
Engelleme timi
“AB’ye hayır timi” diye adlandırılabilecek bir grup, medyanın da ilgisini çekerek manşetleri işgal ediyor. Hemen her toplantıda itiraz seslerini yükselten bu ‘tim’, bazen mahkemede yargılananları bile rahatsız ediyor. Üstelik yaptıklarını da ‘hukuk’a dayandırmak istiyorlar.
Bu ‘tim’in yaptıklarını tasvip etmek, elbette mümkün değil. Ancak ‘haksız bir dâvâda’ bu derece sebat etmeleri, ‘haklılar’a ibret olmalı. ‘Haklı’ olanlar, haklarını böyle cesaretle savunabilseler, belki de neticeler de farklı olurdu...
08.07.2006
E-Posta:
[email protected]
|