Millete ve değerlerine yabancı siyasî bir azınlığın desteklediği Terörle Mücadele Kanunu (TMK) bütün itirazlara rağmen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildi. Görünüşte ‘şer’lere kapı açabilecek olan bu kanunun, yine de ‘hayır’lara vesile olmasını dileyelim.
Kâinatta hiç bir şeyin Yaratıcımızın ‘izin ve müsaadesi olmadan’ meydana gelemeyeceğine inandığımıza göre, bu hadiseler de ‘tesadüfî’ değildir. Ya, işlediğimiz ‘hata’lar sebebiyle ‘çekeceğimiz’ var, ya da ödememiz gereken bir ‘bedel.’
Kabul edilen kanun, destekleyenler tarafından iddia edildiği gibi ‘faydalı’ bile olsa, bütün bir milletin, çok sayıda sivil toplum kuruluşunun karşı çıktığı bir teklif, nasıl ve niçin; anlaşılmaz bir inadla kanunlaştırılır? Hükümet cenahı en azından ortaya konulan tepkileri bir nebze dinlemeli ve itirazları dikkate almalı değil miydi? Bu kararların ‘hesabını’ nihayetinde seçim sandıklarında hükümet vermeyecek mi?
Kabul edilen kanunun ‘fayda’ değil ‘zarar’ vereceğini; Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in beyanından/itirafında anlamak da mümkün. TBMM’deki görüşmeler sırasında bir konuşma yapan Adalet Bakanı Cemil Çiçek, “Keşke böyle bir yasayla huzurunuza gelmeseydik. Sevimsiz bir tasarı olduğunun farkındayız” demiş. (Milliyet, 30 Haziran 2006)
Bu beyana, bu itirafa, bu tesbite ‘pes’ demek gerekmez mi? Eğer bu beyan, milletle ve onların temsilcileri olan vekillerle—özür dilerim—’dalga geçmek’ anlamı taşımıyorsa ne anlamı taşır? Bu beyandan, hükümetin de bu kanuna taraftar olmadığı anlaşılıyor. Peki, özgürlükleri kısıtlayacağı belli olan bu kanuna hükümet taraftar değil, millet taraftar değil, üye olmaya çalıştığımız Avrupa Birliği taraftar değil, farklı görüşlere mensup onlarca/yüzlerce sivil toplum kuruluşları taraftar değil; o zaman kim taraftar? “Biz de istemiyoruz, ama ne yapalım; mecburuz” demek hükümeti mes’uliyetten kurtarır mı? Hükümet öncelikle ve bilhassa milleti ve onun temsilcilerini (STK’lar da buna dahil) dinlemeli değil mi? “Birileri istiyor, yapmaya mecburuz” anlamına gelecek beyanlar hükümeti kesinlikle mes’uliyetten kurtarmaz. Millete rağmen yapılan her işte olduğu gibi, kabul edilen TMK’nın da bir ‘faturası’ olacak ve bu da muhtemelen ilk seçim sandığında hükümetin önüne konulacak.
Bundan önce de böyle oldu, bundan sonra da—ibret alınmadığı için—böyle olacak. Yine de her şeye rağmen umudumuzu kaybetmeyelim. İbrahim Hakkı Hazretleri, “Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler” demiyor mu?
01.07.2006
E-Posta:
[email protected]
|