Bir gün, ansızın kendini, bir kırmızı ışıkta, cam silen peypaye kıyafetli çocuk olarak bulmayacağın için sevinmeli misin; bugün camı silinen arabanın içinde biri olarak?
Üniversite kapısından rahat rahat geçen, derslerine, sınavlarına giren, belki sadece erkek ya da “çağdaş görünümlü” bir genç kız olarak; gözünü kapatıp açtığında, kendini kapının dışında bir yerde, belki elinde bir “yasak kalksın” dövizi taşıyan, oturma eylemi yapan, her nevi kamusal alandan yasaklı biri olarak görmemek büyük bir şans mıdır… acaba?
Ekonominin dalgalanmasından kârlı çıkan biri olup da; önce flulaşıp, ardından, bambaşka bir yerde, meselâ dövizin her dalgasında sarsılan bir “zede” olarak netleşivermek mümkün değil mi?
Akşam rahat yatağına yatıp, mışıl mışıl uyuduğun halde; sabah saatin zili yerine, yanıbaşına atılan bir bombayla uyanarak, aslında Irak’ta bir Iraklı olduğunu çok sıcak bir şekilde öğrenmenin şokunu asla yaşamayacağın için mutlu mu olmalısın?
Geçtiğin bir kapıdan, bambaşka bir dünyaya, bambaşka biri olarak geçmeyeceğini; -misal- işçiyken işsiz, galipken mağlup, zirvedeyken çukurda oluvermeyeceğini bilmek içini rahatlatır mı?
Bugün sokaklarda özgürce dolaşan, sıradan biriyken; yarın farklı bir tarihte, -meselâ 1980’de-, farklı—meselâ aranan biri—olarak, sokağa çıkma yasağını yaşama ihtimalinin, “Geleceğe Dönüş” filminin bir fantezisi olarak kalması, bizim için bir kazanç mıdır?
Bugün fikirlerini özgürce söyleyip, hayatını özgürce yaşarken, bir şey olup da –meselâ Resmî Gazete’de bir kanun yayınlandı diye- kendini “Adalet mülkün temelidir” yazılı bir duvarın karşısında, üç hakimin önünde, kendini savunur halde bulmayacağının garantisi var mıdır?
Akşam teröre karşı en sert cümleleri kuran biri olarak yatıp, sabah –sırf Resmî Gazete’de o kanun yayınlandı diye- terörist olarak jandarma eşliğinde yürüyeceğin ihtimali, Hollywoodvari bir fanteziden mi ibaret?
Bugün hiç ilgilenmediğin kanunun yarın başının balâsı olması, bir komplo teorisinden mi ibaret?
Dikkat et!
29.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|