Meslek seçimi ve tercihler
Sevgili gençler,
Yüz basamakla merdivenlerden tırmanmak zorunda olduğunuzu düşünün. Yüzüncü basamaktan sonra önünüzde duran kapıdan içeri girecek ve kalan hayatınızı orada geçireceksiniz. Doksan dokuz basamağı tırmanmayı başardınız. Son basamakta öyle basit bir hata yaptınız ki, o hatanız yüzünden tüm basamakları tekrar baştan çıkmak zorunda kalabilirsiniz.
Bir yıl boyunca ÖSS’ye hazırlanan öğrenci, zorlu ders çalışma maratonunu atlatır. Sınav heyecanı ve stresine rağmen çok başarılı bir performans ile sınavı da atlatır. Ancak tercih yaparken öyle basit bir hata yapar ki tüm çalışma ve çabaları boşa gider. Her şeyi bir kez daha baştan almak zorundadır. Yüzüncü ve son basamakta daha dikkatli olmak zorundasınız.
Tercih dönemi dikkat etmek zorunda olduğunuz iki temel nokta var:
1) Yanlış meslek seçimi
2) Tercih anında teknik hata.
Meslek seçimi
İyi veya kötü meslek ayrımı yapan uzmanlara kesinlikle katılmadığımı söylemek istiyorum. İyi veya kötü meslek olmaz. Severek yapılan ve sevilmeyerek (zorunluluktan) yapılan meslek vardır.
İnsanın yetmiş yıllık ömründe yapmış olduğu en önemli iki seçimden birisi meslek seçimidir. İşinizi ve eşinizi seçerken dikkatli olmak zorundasınız! Çünkü her ikisi ile de kalan ömrünüzü tamamlamak zorundasınız.
İnsan hayatının iki temel evrede inceleyebilirsiniz. Öğrencilik yılları pasif dönemdir. Öğrencilik bitip iş hayatı başlayınca aktif hayata başlamış olursunuz. Sevmediğiniz bir mesleği yapmak zorunda kalırsanız, ömür boyu mutsuz ve başarısız olursunuz.
Teknolojik gelişmeler hayatımıza yön verdikçe meslek çeşitlilikleri de artmaya devam etmektedir. Bugün dünyada elli binden fazla meslek çeşidinin olduğu hesaplanmaktadır. Binlerce yemek çeşidi gibi… Ancak her insanın damak zevki farklıdır. Siz kendinize en uygun aşı (işi) seçmek zorundasınız.
Kendinize en uygun mesleği seçin!
Eğitimciler için çok derin anlamı olan bir hayvan öyküsü anlatılır. Bu öyküyü dinlerken bazıları sadece gülüyor ancak bu öyküden alması gereken dersi almıyor.
Tavşan, kuş, balık, sincap, ördek ve öteki hayvanlar bir okul kurmaya karar verirler. Her biri, bir öğretim programı hazırlamaya başlar. Kuş uçmanın, balık yüzmenin, sincap ağaca tırmanmanın ve öteki hayvanlarda kendi özelliklerinin öğretim programına alınmasını diretirler. Böylece, öğretim programına hayvanların tamamının istedikleri dersler konur. Hayvanların tamamını bütün dersleri mecburen almak zorunda bırakırlar. Tavşan, koşma dersinde en başarılı hayvandır, hiçbiri onun gibi koşamaz. Ama öteki hayvanlar, tavşanın uçmayı öğrenmesinin iyi bir zekâ ve duygu eğitimi olacağı konusunda diretirler. Böylece tavşan uçma dersine katılmak zorunda kalır. “Haydi uç bakalım tavşan” denir. Zavallı küçük tavşan havaya sıçrar, yere düşer bir bacağı kırılır, kafatası çatlar. Beyni zedelendiği için, daha sonra iyi koşamaz bile artık. Dolayısıyla koşma dersinden “pek iyi” yerine “iyi” alır. Uçma dersinden de, hiç olmazsa çabalayıp denediği için orta alır. Eğitim programını hazırlayan kurul sonuçtan memnundur. Benzer bir durum kuşun başına gelir. Uçma dersinde çok başarılıdır, havada taklalar bile atar ve “pek iyi” alır. Ama, onun da bir köstebek gibi toprağı kazması istenir. Tabi, kuşun kanatları zedelenir, gagası kırılır ve bir daha doğru dürüst uçamaz hale gelir. Kurul ona uçma dersinden orta verdiği için memnundur. Böylece sürer gider bu. Son sınıfın birincisi kim olur biliyor musunuz? Aklı pek gelişmemiş olan yılan balığı, çünkü her şeyi biraz becerebilmiştir. Baykuş okulu bırakır. Şimdi de, okullarla ilgili bir seçim olduğu zaman “Hayır” oyu kullanıyormuş.
Bu öyküde anlatılanların uydurma olduğunu biliyoruz, ama hiç kimse bu konuda bir şey yapmıyor. Büyük bir dahi olabilirsiniz. Dünyanın en ünlü yazarlarından birisi olabilirsiniz, ama “Filan dersi başaramazsan ilerde başarılı olamazsın, hatta sınıfı geçemezsin”... Ne saçma! Hayatı boyunca hiçbir zaman ağaca tırmanmak zorunda kalmayan bir kuşun “tırmanma” dersi alması ne kadar mantıklı ise matematik, fizik gibi derslere hiç ilgi duymayan bir öğrenciye bunları zorla öğretmeye çalışmakta o kadar saçmadır.
Her yiğidin ayrı bir yoğurt
yemesi vardır!
Kim yönlendirir?
Meslek seçiminde insan çevresinin yönlendirmesinden etkilenir. Elbette büyüklerin tecrübelerinden istifade edilmeli. Ancak son kararı kendiniz verin. Unutmayın ki; görücü usûlü eş, görücü usûlü iş seçilmez.
Bu konuda en çok anne-baba ve yakın akrabalar etkili olur. Aile kesinlikle iyi niyetli de olsa, asla baskı ve dayatma yapmamalı. Sadece fikrini (tecrübelerini) paylaşmalı. Çocukları “Kişisel tatmin aracı” olarak gören aileler çok büyük hata yapmaktadır. “Ben öğretmen olamadım, oğlum öğretmen olsun” demek kesinlikle yanlış bir yaklaşımdır. Herkes kendi hayallerinin peşinde koştuğu zaman mutlu olur.
Öğretmenler bile öğrencilerini yönlendirirken sadece trafik levhaları gibi yol göstermeli. Direksiyonun başına geçerek onlar yerine karar vermek “eğitim” değildir. Biz öğretmenler öğrencilerimize sadece yol arkadaşlığı yapmalıyız. Hayatın inişli-çıkışlı yollarından bahsederken, mesleklerin artılarını ve eksilerini de onlara anlatıp “hadi yolun açık olsun” diyerek son kararı onların vermesini sağlamak en doğru yaklaşım olsa gerek.
İnsan elbette arkadaş çevresinin de etkisinden kalabiliyor bazen. Arkadaşlarınızla fikir alış verişinde bulunmak, onlarla istişare etmek elbette yolunuzu aydınlatır. Unutmayın ki her insanın hayattan beklentileri farklıdır. En samîmî arkadaşınızın severek yapacağı bir meslek sizi asla mutlu etmeyebilirde.
Yaşamak kendi kendini adam etmektir. Etinden ve kemiğinden kendi heykelini dikmektir.
Hâlâ meslek seçimi konusunda karar verememişseniz alın elinize kâğıt ve kalemi. Kendinizle tanışma seansı düzenleyin! Kendi kendinize yazılı yapın! Sözlü yaparsanız ya soruları ya da cevapları unutabilirsiniz..!
Kendi sorularınızı hazırlayamıyorsanız ben size yardımcı olayım. Ama sakın benden cevapları da vermemi istemeyin! Kopya çekmek kesinlikle yasak!
İşte size örnek sorular:
Güçlü ve zayıf yanlarım neler?
Özel yeteneklerim neler?
İlgi ve isteklerim neler?
Kişilik ve karakter yapınız neler?
Geleceğe yönelik ideallerim neler?
Bu soruları da cevapladıktan sonra son olarak bir de kompozisyon yazabilirsiniz. Kompozisyon konusunu ben vereyim sizlere.
Beş tane en beğendiğiniz, beş tane de en beğenmediğiniz yönünüzü tesbit edin...
Kendinizle tanıştınız diyelim. Sınavdan da çok yüksek puan verdiniz kendinize! Şimdi ikinci adımı uygulayabilirsiniz…
MESLEKLERİ TANI!
Meslekleri tanımak aslında o kadar kolay değil. Bu konuda yapılacak en iyi şey, o mesleği icra eden birisinden fikir almaktır. Ancak kimden, ne kadar çok fikir alırsanız alın son kararı yine siz vereceksiniz. Bugün bana bir öğrenci gelse ve mesleğim hakkında bilgi almak istese, ben ona “öğretmen” olmanın dünyanın en güzel mesleklerinden birisini icra etmek anlamına geleceğini söylerim. Çünkü ben işimi çok seviyorum.
Meslekle ilgili sormanız gereken ikinci soru, o mesleğin çalışma ortamının nasıl olduğudur. Koşturmanın yoğun olduğu bir iş hayatı mı sizi mutlu eder, yoksa masa başında çalışmak mı?
Mesleğinizin iş imkânları hakkında bilgi sahibi olmakta sizi rahatlatacaktır. Hiç iş imkânı olmayan bir mesleğe gitmeyi elbette kimse istemez. Dünya döndükçe var olacak meslekler olduğu gibi zaman içerisinde kaybolacak mesleklerde olacak. Kaybolan meslek çok çok az olsa bile, popülaritesi azalacak meslekler vardır.
Kendi gelecekleriyle ilgili çok büyük idealleri olan gençler, seçecekleri mesleklerinin sadece bugün için değil gelecekte de çok ihtiyaç duyulan bir alan olmasına dikkat etmelidir.
“Kariyer basamakları”nın açık olması yükselmek isteyen herkes için önemlidir.
Tercih yaparken nelere dikkat etmeli?
Tercih döneminde en büyük sıkıntıyı öğrenciler çeker belki. Ancak onlar kadar sıkıntı çeken iki grup daha var. Anne babalar ve rehber öğretmenler. Öğrenciler aile ve öğretmenlerinden yardım alacaklar elbette. Ancak yapmayı en çok ihmal ettikleri şey, tercih kılavuzunun incelenmesidir. Her yıl küçük de olsa bazı değişiklikler yapıldığı için, her öğrenci mutlaka kılavuzu incelemeli. Özellikle bu yıl, yeni sınav sistemi dolayısıyla çok ciddî bir inceleme yapmadan kesinlikle tercih yapılmamalı.
Sadece tek bir tercih hakkınız olmadığını, 24 tercih hakkınız olduğunu unutmayın. Tüm tercih haklarınızı doldurmak zorunda değilsiniz. Her ihtimale karşı, en çok istediğiniz, gidilebilecek gördüğünüz, mecbur kalınca gideceğiniz bölümler olmak üzere sıralamayı yapmayı ihmal etmeyin.
Tüm dershanelerin dağıttığı ve tercih yaparken istifade ettiğimiz puanlar geçen yıla ait puanlardır. Siz tercih yaparken o puanlar size sadece bir çerçeve verir. Ancak tüm tercihler ÖSYM’nin eline geçtikten sonra yükselme veya düşmeler olabilir.
Elinizdeki puanın çok üzerinde puanlara sahip bölümleri yazmayın. Türkiye genelinde ilk beş tercihine yerleşebilen öğrenci sayısı % 5 civarındadır. Ayağınızı yorganınıza göre uzatın!
Sıralama hatası yapmayın! Bölümlerinizi, büyükten küçüğe doğru sıralayın. Tercih listesini değerlendirecek olan bir insan değildir. Listeleriniz bilgisayarlar tarafından değerlendirilecek. Makinelerin duygusu yoktur! Sadece teknik sıralamaya bakar. Siz hangi sıradaki tercihinize yerleştirilebiliyorsanız oraya sizi yerleştirir. Daha çok istediğiniz bölümleri daha üst sıralara yazmanız gerekiyor.
Tercih listesi oluşturmak kişinin sınırlarıyla doğru orantılıdır. Her insanın bazı sınırları vardır.
“Matematik öğretmenliği dışında hiçbir bölümde okumam” diyen bir öğrenci sınırları mesleki sınırdır.
“İstanbul dışında hiçbir şehirde okumam” diyen öğrenci, kendisine şehir sınırı koymuştur.
“Ya Hacettepe de okurum, ya da hiç okumam!” diyen bir öğrenci üniversite sınırı koymuştur.
Yurt dışına gitme imkânı olmadığı için diğer ülkelerdeki üniversite ve bölümleri hiç tercih listesine almayan öğrenciler olacağı gibi, ailesinin maddî imkânları veya yurt dışında akrabaları vasıtasıyla okumayı düşünen öğrenciler yurt dışındaki üniversiteleri de listelerine eklemeleri gerekir.
“Bu yıl açıkta kalmayayım da nere olursa olsun gitmeliyim” diyenler için ÖSYM’nin kılavuzunda yeterince bölüm var zaten! Yüzlerce bölüm içerisinden 24 tercihe kadar eleme yapmak zorundalar.
Hiçbir şart altında açıkta kalmak istemeyen öğrencilerin dikkat etmesi gereken son noktalardan birisi de son tercihleridir. 23 tercihinden hiçbirisine girememe ihtimaline karşı “sibop” tercihi yapabilirler.
(Genç Yaklaşım, Temmuz-2006 sayısından
alınmıştır)
|