Gençlerin erken yaşta siyasete atılmasının teşvik edilmesi, en başta gençleri sevindiriyor. Seçme ve seçilme yaşıyla ilgili tartışmalar, elbette bugünün konusu değil. Geçmişte de bu tartışmalar yaşandı ve nihayetinde ‘seçme’ yaşı 18’e indirildi.
Yeni gündem, 30 olan ‘seçilme yaşı’nı 25’e indirmek. Bazı siyasîler, bu yöndeki kararın bir an önce alınmasını ve uygulanmasını istiyor. Tabiî siyaset gençlerin işi. Ama tek başına genç olmanın yeterli olmadığı da malûm. Gençlik ile bilgi ve tecrübenin bir araya gelmesi en iyisi.
Tartışmaya katılan TBMM Başkanı Bülent Arınç da, bir Anayasa değişikliğiyle Türkiye’de seçilme yaşının 25’e indirilmesi gerektiğini söylemiş. (AA, 2 Temmuz 2006)
AB Parlamento Başkanları Toplantısı için Kopenhag’ta bulunduğu sırada, basın mensuplarıyla bir araya gelen Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilme yaşının 25’e indirilmesiyle ilgili sözlerinin hatırlatılması üzerine, “Seçme yaşı 18, seçilme yaşı 30 olarak kalmıştır. Bu konu daha önce 2 defa Meclis’e gelmesine rağmen, gerekli oy sayısı sağlanamamıştı. Bir Anayasa değişikliğiyle Türkiye’de seçilme yaşı 25’e indirilmelidir. Bu konuda geç kalınmadığını düşünüyorum’’ şeklinde konuşmuş.
Gençlere, sadece siyasette değil; her sahada ‘yer’ açılmalıdır. Ancak Türkiye’de yaşanan sıkıntı bu mudur? Kanaatimizce, seçilme yaşının 25’e düşürülmesinden önce yapılması gereken çok şey vardır. En başta, partilerdeki ‘lider sultası’ bir şekilde sona erdirilmelidir. Hemen her parti lideri yeri ve zamanı geldiğinde ‘parti içi demokrasi’den söz eder; ancak nedense bununla ilgili uygulamaları görmek mümkün olmaz. Belki de bundan da önce siyasî partileri ‘tek parti’ haline getirip, aradaki farklılıkları bir anlamda ‘yasaklayan’ Siyasî Partiler Kanunu değiştirilmelidir. Çünkü mevcut partilerin adları farklı da olsa, kanun gereği uymaya mecbur oldukları ‘ölçüler’ aynıdır. Bu sebeple, vatandaşın; “Partiler arasında fark göremiyorum” demesi garip karşılanmamalıdır. Oysa siyasî partilerin ‘aynı’ değil, ‘farklı’ anlayış ve yorumlara sahip olmalarından ‘hakikat’ ortaya çıkmaz mı? Bütün partilerin ‘söylem’leri aynı olmaya mecbur ise, niçin farklı genel merkezleri vardır?
İhmal edilen bir konu da, partilerin milletvekili adaylarını belirlerken uyguladıkları yanlış politikalardır. Genel merkeze ve parti liderlerine verilen ve çoğunlukla da istismar edilen ‘yetki’ler, cesaretli ve doğruları söyleyebilen vekillerin aday olmasını ve seçilmesini engelliyor. Liderin ve genel merkezin ‘emir’lerine kayıtsız/şartsız boyun eğecek, yanlışlara ‘hayır’ diyemeyecek olduktan sonra, seçilen kişinin genç ya da ihtiyar olması fark eder mi? İşte asıl bu noktalardaki sıkıntıları aşmak ve milletin sesini TBMM’de daha net duyurabilecek değişikliklere gitmek gerekir.
Bu yapılamadıktan sonra, seçilme yaşını 25’e indirmekle, sadece TBMM’nin ‘yaş ortalaması’nı düşürmüş oluruz, o kadar...
*
Bağdat harap oldu
Bir yanda Filistin, bir yanda Bağdat. Hemen her gün ‘ölüm raporları’ dinler olduk. Bu arada , Afganistan’ı da unutmayalım...
Acaba bu acılara sebep olanlar, hiç pişmanlık gösteriyor mu? Yoksa, ‘daha fazla kan ve gözyaşı’ onların hayat suyu mu?
Allah’ım, zalimlere fırsat verme. Amin.
04.07.2006
E-Posta:
[email protected]
|