Türkiye ve dünya gerçeklerinden habersiz ‘bir kısım medya’nın; ezandan, namazdan, camiden, Kur’ân’dan duydukları rahatsızlığın sebebini anlayabilen var mı? “Rahatsız olan mı var?” sorusu akla geliyorsa, hemen ifade edelim: Var ve bu durum da maalesef Türkiye’nin başka bir gerçeği!
“İbadete açık Ayasofya” manşetiyle yayınlanan gazete haberinde, “Ayasofya Müzesi, yavaş yavaş ibadete açılıyor” denilmiş. Bu haberin maksadı, sadece ‘haber vermek’ midir? Yoksa, ‘hassas’ yerleri kaşımak anlamına gelen yeni ‘andıç’larla karşı karşıya mıyız? (Sabah, 4 Temmuz 2006)
İstanbul’un fethinin sembolü olan Ayasofya,—bilindiği üzere—yüzyıllar boyunca cami olarak hizmet vermiş, 1934’de ise tartışmalı bir ‘Bakanlar Kurulu Kararı’ ile ‘müze’ye çevrilmiştir. Dolayısı ile, yeniden camiye çevrilmesinde bir yanlışlık olmaz. Ama sözkonusu haberin maksadı farklı. Haberin ‘teknik’ hatalarını bir yana bırakırsak bile, apaçık olan ‘ezan, namaz, cami’ rahatsızlığını da mı görmeyelim?
“Ayasofya’nın ibadete açılan bölümü”yle ilgili bilgiler de doğru değil. Maksat ‘haber’ vermek değil de, ‘andıç’lamak olunca, doğru ile yanlış birbirine karıştırılıyor. Habere konu edilen bölüm, haberde ileri sürüldüğü gibi, ‘Ayasofya çalışanlarının namaz kılması maksadıyla’ değil, herkesin namaz kılabilmesi için açılmıştır. İlgili bölüm, (Hünkâr Mahfili) Ayasofya müze olduğu 1934’den sonra ilk defa 8 Ağustos 1980 tarihinde ibadete açılmıştır. Bu tarihin, 12 Eylül öncesi bir tarih olmasına iyice dikkat etmek lâzım. Bu girişim, ‘iyi saatlerde olsunlar’ için bir ihtilâl sebebi bile sayılmış olabilir! (Netekim, 12 Eylül ihtilâli sonrası bu bölüm tekrar kapatılmış, [14 Eylül 1980] ancak yeniden açılması 10 Şubat 1991’de gerçekleşmiştir.)
Tabiî ki Ayasofya ile ilgili tartışmalar Türkiye’nin önünde duran ve çözümü hep daim ertelenen bir ‘sorun’dur. Ama “Ayasofya Camii İbatete Açılan Bölüm” yazılı tabela bile medya tarafından bir yerlere gammazlanmak isteniyorsa, ‘sorun’un çok derinlerde olduğu bilinmelidir.
Bu haber, medyanın ‘din konusunda uzman’lara ihtiyaç duyduğunu bir defa daha ortaya koydu. Ayasofya konusunda araştırma yapmak isteyenler için derli/toplu bir çalışma elimizin altın duruyor. Osmanlı Araştırmaları Vakfı tarafından Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Doç. Dr. Said Özdemir ve Yaşar Baş imzasıyla yayınlanan “Üç Devirde Bir Mabed Ayasofya” adlı hacimli eser önemli bir başvuru kaynağı. (OSAV Tel: 0212-5134033) Uzmanların yanısıra böyle kaynaklardan da istifade edilirse hem kamuoyu yanıltılmamış, hem de meslekî hassasiyetlere riayet edilmiş olmaz mı?
Bütün bunlar hadiseye iyi niyetle yaklaşılarak mümkün olabilir. Ama maksat ‘bağcı dövmek’ olduktan sonra cami adının yazıldığı tabela da şikâyet konusu olur, minarelerden ezan okunması da...
Sahi, Ayasofya’nın var olan minarelerinden ezan okunmayacak da ne okunacak? Medya, Türkiye ve dünya gerçeklerine yabancı kalmasa daha iyi eder. Hem, Ayasofya’nın ibadete açılmasını istemek, bunun için dua etmek ne zamandan beri ‘suç’ oldu? Oldu olacak, bu konuyu bir dahaki TMK’ya ‘madde’ olarak ilave etsinler!
06.07.2006
E-Posta:
[email protected]
|