İslâm güzellikler dinidir. Ruh, kalp, akıl ve hissiyatı doyuran bir hakikatler manzumesidir.
Bu güzellik ve hakikatler ancak yaşanmakla ortaya çıkar, görünür. İslâm kitapta kalsın diye değil, yaşansın diye gönderilmiştir. Ruhlara, kalplere, akıllara sindirilmeli ve bütün güzellikleriyle yaşanmalı.
Kur’ân’ın yaşayan bir şekli olan Allah Resûlünün yaptığı işte buydu. “Hud Sûresi beni ihtiyarlattı”1 buyururken bu gerçeğin üzerindeki yansımalarını anlatmıştı.
İslâmı yaşamak, Kur’ân’ın yaşayan şekli olmak zordu. Ama güzellikler bu zorun arkasındaydı.
Hakikatler ne kadar güzel ve yüce olurlarsa olsunlar uygulanmazlarsa nasıl etkili olabilir, güzellikleri anlaşılabilirdi?
Resûl-i Ekremin (a.s.m.) fem-i mübareklerinden çıkan her söz, her hakikat herkesten önce kendisi tarafından hayata geçirilen hakikatlerdi. Sonra da Sahabîleri yaşadılar.
Bu hayat veren, hayatı mânâlandıran, ruh ve renk katan, huzur veren hakikatlere bütün insanlığın ihtiyacı vardı. Gevşememeli, vurdumduymazlık, umursamazlık etmemeli, tembelliğe girmemeliydi. Yoksa sayısız faydalarından nasıl istifade edilebilirdi?
Resûl-i Ekrem (a.s.m.) vefat edeceği son gün bile bu hayat verici hakikatlere uymanın önemine, hem de en yakınlarından başlayarak dikkat çekiyor: “Ey insanlar! Karanlık gece parçaları gibi fitneler geliyor.
“Ey insanlar! Siz bana karşı hiçbir delil bulamazsınız. Çünkü ben, ancak Allah’ın kitabında haram kıldığını haram, helâl kıldığını helâl kıldım” diyor. Sonra da hak ve hakikatlere uymaya dâvet ediyor, şöyle buyuruyordu:
“Ey Kureyşliler! Kendinizi Allah’ın azabından kurtarmaya bakınız. Ben sizi kurtaramam.
“Ey Abd-i Menaf Oğulları! Ben sizi kurtaramam.
“Ey Peygamberin amcası Abbas! Ben seni kurtaramam.
“Ey Peygamberin halası Safiyye! Ben seni kurtaramam.
“Ey Muhammed’in kızı Fatıma! Malımdan ne istersen vereyim. Ama ben seni kurtaramam.
“Bir kimseyi ameli geri bırakmışsa, nesebi, soyu sopu onu kurtaramaz”2 buyuracaklardı.
Ebû Talip, Peygamberimizi evlâdından daha çok sevip koruduğu halde kendisini kurtarabilmiş miydi? Hz. Nuh’un oğlu ve karısı inançsızlıkları sebebiyle yok olmamışlar mıydı? Peygamber kızı da, halası da, amcası da olsa Allah katında makbul ameli yoksa Allah Resûlü ne yapabilirdi?
Evet, “Ameli kendini geri bırakanı soyu sopu ilerletmez.”3
Dipnotlar:
1- İbni Hişam, 4:303-304; ihya, 5:502.
2- Hud Sûresi: 112.
3- Ebû Davud, İlim: 1; Tirmizî, Kur’ân: 10.
28.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|