Öğretmenlik yaptığım yıllarda veliler toplantısında Din Kültürü ve Ahlâk derslerinin önemini anlatmak için velilere şöyle bir örnek vermiştim:
“Sayın veliler, öğretmenler gelip bir bir çocuklarınızın durumlarıyla ilgili bilgi veriyorlar. Matematik öğretmeni geliyor, ‘Sayın veliler, bu ders en önemli ders. Üniversiteye girmeye varıncaya kadar bir çok alanı etkiler. Ağırlık verilmesini istiyorum.’
“Ya Türkçe öğretmeni? O da benzer sözler söyler, ‘Sayın veliler, bu ders temel derslerden biri. İhmale hiç gelmez. Türkçe olmayınca hiçbir ders olmaz. Onun için çok önemli.’
“Tarih hocasından coğrafya hocasına varıncaya kadar herkes dersinin öneminden söz edip durur. Haklıdırlar da. Ben de Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi öğretmeni olarak demiştim ki: ‘Bana göre de en önemli ders din dersi. Çünkü bu ders dünyada da lâzım, kabirde de, ahirette de.’ Herkes hayretle yüzüme bakınca devam ettim: ‘Allah gecinden versin, gün gelecek öleceğiz. Kabirde Münker Nekir isimli iki melek gelecek, bir kısım sorular soracaklar. Acaba Türkçeden mi, matematikten mi soracaklar, yoksa dinden mi? Dinden elbette ki. ‘Rabbin kim? Peygamberin kim? Dinin ne? Kıblen neresi?’ gibi. Dinini öğrenmemiş insan bunlara nasıl cevap verecek?’
“Sadece kabirde, ahirette lâzım değil elbet bu ders bize. Dünyada da lâzım. Nasıl mı? Nice veliler geliyor, çocuklarından şikâyet ediyorlar. ‘Çocuklarımız söz dinlemiyor, ders çalışmıyor. Ne yapacağımızı şaşırdık!’ diyorlar. İşte din bu noktada da lâzım. Allah’ını, kitabını, peygamberini bilen bir kimse anne-babasını dinlemek, saygılı olmak zorunda. Rabbimiz buyurur ki, ‘Rabbin şunu da emretti: Ondan başkasına ibâdet etmeyin; anne ve babaya da iyilikte bulunun. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın ‘Öf’ bile deme, onları azarlama, onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ve tevâzu kanadını ger ve de ki: ‘Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.’1
Velilere dedim ki bu yetkiyi Allah veriyor anne babaya. Evlât anne babasına itaat etmekle yükümlü. Eğer bir çocuk bu dinî eğitimi almamışsa, anne baba da, büyük de, küçük de tanımaz. Bu dersin önemini, dünya hayatını da düzene soktuğunu şu bir örnek bile anlatmaya yetmiyor mu
Bugün Babalar Günü. Doğrusu hergün anneler, babalar günü. Çünkü onlar senede sadece birgün hatırlanacak, sevindirilecek varlıklar değil. Bir ömür boyu hergün sevindirilecekler, mutlu edilecekler. Bir din, Allah’ın kulundan hoşnut olmasını, kulun anne-babasını hoşnut etmesine bağlamışsa, onları kızdırdığında gazaplanmasına yetiyorsa daha fazla söze ne hacet!
Bir evlât anne-babasını memnun edecek, anna-baba da evlâdına hayırlı duâlar edecek, işleri rast gidecek, huzur bulacak.
Evet, anne-babalarımızın her zaman hoşnutluklarını, hayırlı duâlarını almakla mükellefiz. Dünya ve ahiret mutluluğumuz buna bağlı.
Dipnotlar:
1. İsra Sûresi: 23-24.
18.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|