Rahmet denilince ne anlıyoruz? Zerreden kürelere kadar bütün kâinatı şenlendiren, aydınlatan, terbiye eden, gözler kamaştıran parlak bir hakikati değil mi?
Eğer rahmet olmasaydı kâinat hüzne gömülürdü.
Eğer rahmet olmasaydı, kâinat zindana döner, her şey karanlıklar içinde kalırdı.
Eğer rahmet olmasaydı her şey cansız, ruhsuz, ölü bir cesetten farksız hâle gelirdi.
Eğer şen-şakrak, cıvıl cıvıl, mûnis, sevimli, şevk ü cezbe içinde, aydınlık bir kâinatta yaşıyorsak bunun sebebi rahmettir.
Kökü, gövdesi, yaprağı, çiçeği, kısacası her şeyiyle ağaç meyve için çalıştığı gibi havası, suyu, toprağı, yağmuru, güneşi, dağı, taşı, bitkileri, hayvanları, kısacası her şeyiyle kâinat da insan için çırpınıyor. Sebebi rahmettir.
Ya diyeceğiz ki her şey insanı tanıyıp, acıyıp onun imdadına, yardımına koşuyor, ihtiyaçlarını karşılıyor; ya da ilmi, kudreti, rahmeti sonsuz bir Yaratıcı var ki, her şeyi insanın emrine vermiş.
Birinci şıkkın imkânsızlığı açık. Âciz, zayıf, fakir bir insanın imdadına sayısız yaratığın birden koşması ancak sonsuz bir rahmetle olabilir.
Şuursuz toprak enva-i çeşit ürününü insanı tanıyıp şefkat edip veremez. Bitkiler. ağaçlar bizi tanıyıp, acıyıp ikramlarda bulunarak sevgi gösteremezler.
Yaşayabilmemiz için binlerce unsura, sebebe ihtiyacımız var. Havasız, susuz, güneşsiz, besinsiz yaşayamayız. Bunları biz düşünüp de yerlerine koymadık ve bu şuursuz varlıklar da bizi tanıyıp bizim imdadımıza koşamazlar. Hepsi birer sebeptir. Sebepleri elinde tutan, Müsebbibü’l-Esbab olan Allah bunları emrimize vermeseydi biz ne yapabilirdik? Bir âyette buyuruluyor ki: “Üzerinde gezin ve Allah’ın verdiği rızıktan yiyin diye, yeryüzünü sizin emrinize veren Odur. Sonra dönüşünüz yine Onadır.”1
Sözler’de denilir ki: “İşte ey insan! Bu rahmeti bulan ebedî, tükenmez bir hazine-i nur buluyor. O hazineyi bulmanın çaresi, rahmetin en parlak bir misâli ve mümessili ve o rahmetin en beliğ bir lisanı ve dellâlı olan ve rahmeten lilâlemin ünvanıyla Kur’ân’da tesmiye edilen Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın sünnetidir ve tebâiyetidir. Ve bu rahmeten lilâlemin rahmet-i mücessemeye vesile ise salavattır.”2
Kısaca rahmetle yaşıyoruz. Önemli olan bu rahmetin şuurunda olmak ve her hâl ü kârda onu hissederek yaşamak..
Dipnotlar:
1. Mülk Sûresi: 15
2. Sözler, s. 20.
17.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|