Mü’min iyiliklerin, güzelliklerin adamıdır. Mutludur; gönlü rahattır, huzurla doludur. Dünyası da Cennettir, kabri de, ahireti de Cennettir onun. İmanının kuvveti ölçüsünde bu mutluluğu bütün zerreleriyle yaşar.
Kâfir ve münafığın ise dünyası da, kabri de, ahireti de Cehennemdir.
“Allah, îmân edenlere, dünya hayatında da, âhirette de, o sâbit sözlerinde, daima sebât ihsan eder. Allah zalimleri [kâfirleri] ise şaşırtır. Allah ne dilerse yapar” meâlindeki âyette Allah’ın sebat ihsan ettiği kimse mü’mindir.
Âyette geçen “sâbit söz”den maksat ise kelime-i Tevhiddir. Mü’min dünyadayken kalbine nakşedip kökleştirdiği, diline yansıtıp söyleyegeldiği bu kelimeyi kabirde de, âhirette de tekrarlamakta zorlanmaz.
Bu âyet-i kerimeyi okuyan Kâinatın Efendisi (a.s.m.), âyetin kabir azabı hakkında indiğini bildirmiştir. Kabirde mü’min kula, “Rabbin kimdir?” diye sorulacak, o da “Rabbim Allah’tır. Dinim de Muhammed’in (a.s.m.) dinidir” diyecektir. “İşte ‘Allah, Kendisine îmân edenleri dünya ve âhiret hayatında sâbit bir söz üzere tesbit eder’ âyeti bu demektir” buyuruyor Allah Resûlü (a.s.m.).
Kabir bir istasyon, sonsuzluk yolculuğunun ilk durağıdır. Bu durakta Münker Nekir isimli iki dost karşılar bizi. Sorular sorarlar: “Rabbin kim? Peygamberin kim? Dinin ne? Kıblen neresi?” gibi. Münâfık veya kâfir, bu sorulara şaşkınlık içerisinde kalıp dilleri tutulurken mü’min dili sürçmeden, hiç sarsılmadan kolayca cevap verir. Çünkü ruhu, kalbi bu hakikatlerle dop doludur. Kalbine yerleşmiş, bütün zerratında meyve verir hâle gelmiştir.
Artık dünya imtihan salonu kapanmış, iyi ve kötü tüm yapılanların karşılıkları, ilk meyveleri toplanmaya başlanmıştır. Allah’ın dünya teşhir salonunda bin bir hikmetle sergilediği hayat tablolarının anlamsız olmadığı, sonuçları alınmaya başlandıkça daha iyi anlaşılacaktır.
Dünyanın olduğu gibi, kabrin de nimet ve azapları vardır, herbirinin muhatapları vardır. Allah ikrama, ihsana lâyık olanlara ikram ve ihsanlarını yapacak, cezaya müstehak hâle gelenleri de suçları ölçüsünde cezalandıracaktır.
Kâinatın Efendisinin Allah’a sığındığı azaplardan biri de kabir azabıdır. “Allah’ın kabir azabından Sana sığınırım” diye ondan sığınma duâsını öğretmiş, onun dehşetine karşı tedbir almamızı önermiştir.
İşte şuurlu, dininin gereklerini yerine getiren, kabre karşı gerekli tedbirleri olan mü’min azaba değil, nimete muhatap insandır.
Acaba mü’min kabirde nasıl karşılanır, dersiniz?
İsterseniz bunu bir sonraki yazımızda anlatalım.
25.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|