Süleyman KÖSMENE |
|
Kısa-kısa |
Kasım Ali Güngör: “Zamanın âlimine tabi olmadan ölenin durumu nedir?”
Her zaman ve her devirde ayrı bir dalâlet bataklığı, farklı bir fitne ve fücur çığırtkanlığı ve fahiş bir sefahet rüzgârı insanoğlu üzerinde ne yazık ki hep hükmünü icrâ etmiştir. Cenâb-ı Hak peygamberleri de, Son Peygamberden (asm) sonraki âlimleri de zamanlarının dalâletlerine ve yanlış inançlarına karşı birer yol gösterici ve kılavuz kılmıştır. Her asrın kılavuzu, rehberi ve imamı kendi asrının mânevî hastalıklarına şifa olmuş, problemlerine çözüm sunmuş, tahribatlarına yıkılmaz bir sed teşkil etmiştir. Doğru imanı takviye, imana gelen tehlikeleri tasfiye ve din-i mübîni çağın getirdiği hurafelerden arındırma vazifesini yüklenen ve vazifelerini hakkıyla edâ eden bu âlimler, imamlar ya da müceddidler, her asırda ümmetin dayanak noktası olmuşlar ve ümmete istikameti, yani Kur’ân’ın ifadesiyle “sırat-ı müstakîm”i göstermişlerdir. Ne tarihte, ne günümüzde hiçbir hurafe ve batıl inanç, çağına uygun çözümlerden mahrum kalmamıştır. Bu mânevî şifa kaynaklarını, yani bu imamları dinlemeyip batılda ve bid’atta ısrar etmek, yanlışı sürdürmek ve hatadan dönmemek elbette cehaleti gösterir. Tehlikeli olan budur. Demek bir insan ya asrının bid’atlarından, yanlış fikirlerinden ve bozuk göreneğinden bir şekilde uzak kalmalı, ya da eğer bid’at fırtınalarına maruz kalmışsa asrının imamına mutlaka kulak vermeli ve uymalıdır. Yoksa dalâlette kalır, cehalet üzere olur ve cehalet üzere ölür. Cehalet üzere olmayıp, hidayet üzere bulunanlar; doğru İslâmiyet’ten sapmamış, inanç ve itikat itibariyle hurafe ve bid’atlardan uzak kalmış ve şüphesiz âlimlerin irşadıyla kalbinin ve aklının selim yönelişlerine göre istikametini çizmiş olanlardır. *** Kadriye Hanım: “Kaderi nasıl algılamamız gerekiyor? Bir insanın yazısı küfürden yazılmışsa, âhirette neden azap görecek? Mârifetnâme’de İbrahim Hakkı Hazretleri: ‘Kaza ve kader hak olduğuna ve mutlaka tahakkuk edeceğine göre kulun dikkatli davranmasının ve korkmasının bir mânâsı yoktur’ demektedir. Bu cümle tedbirsiz tevekkülü mü çağrıştırıyor? Açıklar mısınız?”
Kader, Cenâb-ı Hakk’ın “ilim” sıfatı ile ezelden ebede her şeyi ihata etmesi, kuşatması ve hakkıyla bilmesi demektir. Hiç şüphesiz bu ihata, mukadderatından yaratılışına, dünyasından âhiretine insanı da kapsamaktadır. Fakat insanın hayır veya şer tercihleri yahut iman etmesi veya küfürde kalması gibi amelleri söz konusu olduğunda “teklif” ve “irade” ön plâna geçer. Cenâb-ı Hak, “Kim ihtida ederse, kendisi için ihtida etmiş olur! Kim de sapıtırsa, kendisi aleyhine sapıtmıştır! Kimse kimsenin günahını çekmez! Biz, Peygamber göndermedikçe kimseye azap etmeyiz”1 buyurmaktadır. Görüldüğü gibi sorumluluk kaderde değil; “teklife muhatap olan” ve teklif karşısında “iradesiyle tercih yapan” insandadır. Mârifetnâme’nin bu cümlesi özel bir alana–belki naz, niyaz veya aşk-i İlâhî, ya da hususî bir cezbe hâli… vs. gibi alanlara—hitap etmelidir. Bu mesaj, herkese hitap etmiyor. Çünkü genel mânâda, ‘Kulun dikkatli davranmasının ve korkmasının mânâsı yoktur’ denemez. Kulun dikkatli davranması ve belli ölçüde korkması, nihayet Allah’ın Hakîm isminin tecellisine riâyetin gereğidir. Çünkü bu dünya dârü’l-hikmettir, yani hikmet yurdudur, sebepler dünyasıdır. Cenâb-ı Hak sebepleri yaratarak bir düzen koymuştur. Bu düzene riâyet, kulluğun gereğidir. Bu riâyet, aynı zamanda, kulun fiilî duâsıdır da. Kul duâsız olur mu? Duâ, gayret ve tedbir kuldan, takdir Allah’tandır. Kulun vazifesi dikkatlice duâ yapmak, tedbir almak, gayret göstermek, Allah’ın vazifesi de duâmıza göre veya yüce iradesine göre bizimle muâmele buyurmaktır. Dilerse, takdirini şüphesiz değiştirebilir de. Üstad Bedîüzzaman Hazretleri buna “atâ” demektedir. Yani Cenâb-ı Hak, kulunun duâsı ve ameli çerçevesinde kuluna muâmele yapar, ezelde takdir ettiği şeyi dilerse elbette değiştirir.2 Tedbir almadan ve gayret göstermeden her şeyi kadere ve yazıya bırakmak, tevekkül değil, tembelliktir. Bu, mü’minin işi değildir.
Dipnotlar: 1- İsrâ Sûresi, 17/15 2- Mesnevî-i Nûriye, s. 175 06.08.2009 E-Posta: [email protected] |