Hayli zamandır tükeniş sinyalleri veren Atatürkçü cenah, 14 Nisan mitingiyle bir nebze moral bulmuş gibi görünüyor. Estirilmeye çalışılan hava o. Ama gerçek de öyle mi?
Katılanların sayısıyla ilgili rivayetler muhtelif. 40 binden bahsedenler de, sırf bu miting için sınavları iptal ederek emri altındaki herkesi Ankara’ya gitmeye mecbur eden İnönü Üniversitesi Rektörü gibi 2,5 milyona çıkaranlar da var.
Genelkurmay’ın nasıl bir sistemle saydığını bilmiyoruz, ama o gün Anıtkabir’i ziyaret edenler için açıkladığı rakam ise 370 bin. Mitingci kesilen kimi medya organlarına göre, izdihamdan içeri giremeyenler bu sayıya dahil değil.
Öte yandan, meydandakilerin 10 bini, güvenliği sağlamakla görevli polis memurları. Sivil polislerin, diğer sivil güvenlik-istihbarat görevlilerinin ve bir köşe yazısında “Tek bir üniformalı görmedim” diye bahsedilen sivil kıyafetli askerlerin, sivil savunma elemanlarının, diğer sivil tim mensuplarının sayısını ise bilmiyoruz.
Ve galiba gerçek sayıyı tesbit mümkün değil.
Peki, kalabalığı oluşturanlar kimler? Atatürkçü Düşünce Derneği mensupları, emekli subaylar, rektörler ve zorla getirdikleri, kuvayı milliyeciler, CHP’liler, DSP’liler, İP’liler, MHP’liler, ülkücüler ve oraya niye getirildiğini bilmeyenler.
Miting bir yönüyle, Bediüzzaman’ın 27 Mayıs darbesi öncesinde dikkat çektiği “halkçı-ırkçı ittifakı”nın farklı bir formatta tekrar oluştuğunu düşündüren ilginç görüntülere sahne oldu.
Aslında mitinge bilerek katılanların, AKP karşıtlığı ve “Erdoğan Köşke çıkmasın” talebi dışında ortak bir yönleri olduğunu söylemek zor.
Nitekim yapılan konuşmalarda küreselleşme, özelleştirme ve AB karşıtı mesajların verilmesi, asıl hedefi AKP ve Erdoğan’la sınırlı tutarak mitingi göklere çıkaran bazı kesimler tarafından hoş karşılanmadı.
CHP lideri Baykal’ın torunuyla birlikte meydanda boy göstermesi ise, kimi katılımcıların “Bunu da istismar ediyor” tepkisine konu oldu.
Bir diğer ilginç tepki, mitingi organize eden derneğin başkanı olmasına rağmen kürsüye gelip konuşmayan Şener Eruygur’a gösterildi.
Bazı katılımcılar, “Biz buraya darbe çağrısı için gelmedik. Üstelik Eruygur hakkındaki darbe iddialarına rağmen geldik. Onun bu iddiaları yalanlamasını beklerdik. Ama konuşmadı. Niye?” diyerek bu tepkiyi dile getirdiler ve cevap alamadan geldikleri yerlere geri döndüler.
Bütün bu iç çelişkilerine rağmen mitingi “tarihî bir milât” olarak niteleyenler var. Ve bunların başını da Doğan grubuna bağlı yazılı basın organları çekti. Oysa aynı grubun TV kanalları miting günü hiç de o havayı vermemişlerdi.
Ama muhtemelen kalabalıktan etkilenmenin eseri olan bu hava sadece bir gün sürdü ve bitti.
Aylardır topu ayağında sektirerek süreci iyi yönettiğini düşünen ve bugüne kazasız belâsız gelmeyi başarı sayan AKP, final sürecinin tam da finiş noktasında ortaya çıkan bu farklı sinyalleri nasıl değerlendirecek, ne karar verecek?
Görünen, Erdoğan’ın Köşke çıkacağı. Verdiği işaretler, buna iyice hazırlandığını gösteriyor.
Tam da finiş noktasında, Türkiye’nin Kur’ân kursu binalarının yıkıldığı, başörtülülerin coplandığı ve dergilerin polis tarafından basıldığı bir ülke haline gelmesi ise büyük bir talihsizlik.
17.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|