Türkiye’de bir vakıa var: Başı örtülü hanımlar, ‘kamusal alan’ denilmek suretiyle pek çok haklarından men ediliyorlar, eğitimleri engelleniyor. Üstelik bu, kanunsuz bir şekilde yapılıyor. Yasakçıların da bildiği üzere, başörtüsünü yasaklayan herhangi bir kanun yok; ‘kanaat’ var. Hemen ifade edelim; başörtüsü en temel insan ve inanç haklarından olduğu için, böyle bir kanun olsa ona da itiraz etmek lâzım.
Medyanın başörtüsü ve başörtülülere tavrı nedense değişmiyor. Türkiye’de bir ‘bahane’ bulamayınca yurt dışından bahane aramaya çalışıyorlar. Salı günkü gazetelerde bu şekilde yorumlanabilecek iki haber/yazı vardı. Biri, Kuveyt’in yeni bakanlarından Nuriye el Şubai ile ilgili olandı. Habere göre, El Şubai, mecliste başörtüsünü çıkararak yemin etmiş ve diğer bakan ve milletvekillerinden tepki görmüş, engellenmek istenmişti. Bir diğer bayan bakan olan El Mübarek ise başörtüsü ile yemin etmiş. (Vatan, 3 Nisan 2007)
Haberi veren gazete, “Kuveyt’in Merve Kavakçısı!” başlığını kullanmış ve Türkiye’de yaşanan hadiseye gönderme yapmış. İyi de arada büyük bir fark var: Türkiye’de milletvekili seçilen Merve Kavakçı, başörtüsünü çıkarıp atmadığı için yemin ettirilmedi ve neticede milletvekiliği bile düşürüldü. Öyle ki, Kavakçı’ya destek verdiği için ‘başı açık milletvekili’ olan Nazlı Ilıcak’ın bile milletvekilliği bir şekilde düşürüldü.
Başörtüsüyle ilgili başka bir haber/yorum da Mısır’la ilgiliydi. Mısır’a giden Can Ataklı, dönüşünde bahsettiği ‘not’larda, başörtüsü takanların bunu inandıkları ya da özgür iradeleriyle değil; tam aksine ‘zorla’ taktığı kanaatine varmış.
Ataklı, başörtüsü takanları eleştirirken şöyle diyor: “Elbette herkes dilediği gibi ya da bizdeki yaygın söylenişle ‘inandığı gibi’ giyinebilir, ama inanın, görüntü olarak hiç hoş değil. O manzara ülkeyi bir anda sanki çağın çok gerilerine itiyor. İnsanda ‘Bu ülkede hiçbir şey düzgün değildir’ fikrinin oluşmasına yol açıyor.” (Vatan, 3 Nisan 2007)
Başörtüsü takanlara karşı sergilediği rahatsızlığı ortaya koyan Ataklı, yazısını bir de fotoğrafla süslemiş. (Tabiî ki, Ataklı’nın 28 Şubat sürecindeki ‘karşı koyan’ tavrını unutuyor değiliz.) Fotoğrafa bakınca, başörtüsü takanların hiç de Ataklı’nın anlattığı gibi ‘ülkeyi çağın gerisine götürdükleri’ kanaati hasıl olmuyor. Fotoğrafta görünen başörtülü genç/öğrenciler gayet mutlu/huzurlu görünüyorlar. (Bu arada, fotoğrafın serencamının, Ataklı’nın anlattığı gibi olmadığı kanaatini taşıyoruz. Ataklı, kızların kendisini görüp bir ‘artist’e benzetmiş olabileceğini söyleyerek, güya onların kendisinin yanına geldiğini belirtmiş. Bizimkisi bir şüphe, ama Ataklı kendisi başörtülü öğrencileri çağırıp fotoğraf çektirmiş olabilir. Mısır’daki o manzara Türkiye’de ‘malzeme’ olarak kullanılabilir diyerek... Bu bir şüphe ve doğruyu tesbit etme imkânımız yok.)
“Başörtüsü”nün görüntü olarak ‘hoş olmadığı’ kanaati neye dayanıyor? Hem başörtüsü takılan ülkenin, ‘gerici’ olduğu hükmü Türkiye ve dünya gerçekleriyle ne kadar uyuşur? Başörtüsüne müsaade eden, onu yasaklamayan “Muasır medeniyet seviyesine ulaşan Avrupa ülkeleri” de bu kıyasa göre ‘gerici’ midir?
Etmeyin, eylemeyin. Başörtüsü yasağını savunmak için temelsiz iddialara sığınmayın! Hakkı teslim edin ve ‘Hak’a teslim olun.
06.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|