ABD’de Washington DC Amerikan Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde hukuk profesörü olan Herman Schwartz, 14 Mart 2007 tarihinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ‘ABD ve Avrupa Deneyimleri Işığında İfade Özgürlüğü’ konulu bir konferans vermiş.
İfade özgürlüğü çalışmalarının duâyeni kabul edilen ABD’li hukukçu Schwartz’ın, kendisiyle yapılan bir röportajda dile getirdiği tesbitler, “Ekmeksiz yaşarım, ama hürriyetsiz yaşayamam” tesbitini hatırlattı.
Radikal yazarı Turgut Tarhanlı’yla İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde verdiği konferanstan sonra görüşen Schwartz’a göre, tarih sürekli yeniden değerlendirilmeli. Schwartz, “Bizi insan yapan şeylerin temel bir parçası olan hakikatı aramak, tabularca sınırlandırılmamalıdır” demiş.
“Son bir görüş olarak, ifade özgürlüğünün geleceği üzerine bir şeyler söylemek ister misiniz?” sorusunu da cevaplandıran Schwartz, şöyle demiş: “Demokrasi daima bir deneydir. Daima zordur, daima bazılarını rahatsız edecektir. Ancak insan onurunu ve eşitliği göz önünde bulunduracak olursak, demokrasi tek hayat biçimidir ve ifade özgürlüğü olmayan bir demokrasi olamaz. Burada her zaman bir risk vardır, ama tüm insanların hayatlarını barış içinde sürdürmeleri fırsatı en güçlü bir biçimde demokraside mümkündür. İfade özgürlüğünün demokrasideki rolü üzerine yoğunlaştım, ancak ifade özgürlüğünün, aynı zamanda vazgeçilmez bir unsur olduğunu düşünüyorum. İnsanların zengin ve dolu dolu hayatlar yaşayabilmeleri için ifade özgürlüğünün olmadığı bir hayatın bir anlamda fakirleşmiş bir hayat olduğunu düşünüyorum.” (Radikal, 23 Mart 2007)
“İfade özgürlüğünün olmadığı bir hayatın bir anlamda fakirleşmiş bir hayat olduğunu düşünüyorum” tesbiti, yabana atılabilir mi? Kalkınma ve zenginlik denilince aklına sadece ‘daha çok maaş, enflasyonun düşmesi, fabrikalar’ gelen bir anlayışın, bu ‘inceliği’ kavrayabilmesi mümkün mü?
Schwartz’ın dikkat çekmek istediği, bir anlamda ‘mânevî zenginlik’ olmalı. Çünkü ‘hür’ olmayan bir insanın ‘karnı tok’ olsa ne faydası var? Zihinler ve fikirler hür olmadıktan sonra, maddî zenginlik insana huzur verebilir mi?
“Maddî zenginliğin” bile, hürriyetlerin gelişmesinden geçtiğini artık anlamalıyız...
Başka bir hastalık daha
Sadece ülkemizi değil, dünyayı sarsan bir hastalık daha var: Irkçılık.
Milyonların canına mal olan bu belâ, farklı kılıklarla gün yüzüne çıkıyor. Öyle ki, bu durumdan BM Genel Sekreteri Ki-moon dahi şikâyetçi olmuş.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon, “Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Günü” sebebiyle yayınladığı mesajında, yükselen ırkçılığın ülkelerin gelişmesini de engellediğini hatırlatmış. Ki-moon, “Irkçı uygulamalar mağdurları incitmekle kalmıyor, bu uygulamalara müsamaha edilen toplumların önünü kapatıyor” demiş. (bianet.org, 24 Mart 2007)
Irkçılığı ‘kökten reddeden’in İslâm dini olduğunu hatırlayalım ve soralım: Bütün bu hastalıklara karşı, “Ter-ü taze iman esasları”ndan başka ne ile karşı konulabilir?
25.03.2007
E-Posta:
[email protected]
|