Allah’ı öğrendim, tüm isim ve sıfatlarıyla. “Allah’tan başka ilah” yoktur deyip geçmedim, O’nun birliğini her şeyde ve her yerde görmeyi öğrendim. “Allah her yerdedir”, “O şah damarımdan bile yakındır” deyip geçmedim; “nasıl”ını, “niçin”ini öğrendim.
Peygamberimi öğrendim. Onu sevmeyi, ama sırf sevmem gerektiği için değil, gerçekten de kâinat üzerinde en sevilesi varlık olduğunu bildiğim için sevmeyi öğrendim. Bir ilmihal ya da, fıkıh kitabı bilgisi olmaktan çıktı, ona karşı sevmem, bir insan neden sevilirse, tüm özellikleri üstünde fazlasıyla topladığı için, sevilmeye en çok o layık olduğu için sevmeyi öğrendim.
Kur’ân’ı öğrendim. Hayır, hatmetmedim, hıfzetmedim. Hayır, kelime kelime tefsini ezberlemedim. Ama onun neden bir mucize olduğunu, ona neden ihtiyacım olduğunu, hayatıma ne kattığını, ondan hangi dersleri alacağımı öğrendim.
Adaleti, hukuku öğrendim. Hukuk fakültesinde öğretilmediği kadar evrensel, insancıl ve hakperest bir şekilde öğrendim. Mensubiyetlerin, tarafgirliğin, menfaatlerin öncelendiği bir çağda, “Bir gemide dokuz cani, bir masum olsa, o masum hatrına geminin batırılamayacağını” öğrendim. “Kutsal devlet” sesleri arasında, “Toplumun menfaati için bir kişi bile feda edilemez” prensibini işitebilmeyi öğrendim.
Tevazunun, hal diliyle nasıl anlatıldığını, kimseye minnet etmemenin nasıl bir şey olduğunu, “ben”den vazgeçip “biz” olabilmeyi öğrendim. Doğru bildiklerini her hal ve şartta söyleyebilmenin, bu uğurda her türlü eza ve cefaya katlanabilmenin erdemini öğrendim.
Bilimi reddetmekle, kutsamak arasında başka bir tercihin daha olduğunu; her bilimin kendi diliyle bana Allah’ı anlattığını öğrendim.
“Barika-i hakikat”in “müsademe-i efkârdan” doğduğunu, -adalet ve hakkaniyetin yanı sıra bu nedenle de- düşünce özgürlüğünü herkes için savunmam gerektiğini öğrendim.
“Mezhepler ve meslekler ne kadar batıl olsalar da, içinde ukde-i hayatiyesi hükmünde bir hak, bir hakikat bulunur” sözünden, farklı fikirlere karşı önyargılı olmamayı, empati kurabilmeyi; “Mesleğim haktır veya daha güzeldir” diyebilmeyi, ama “Yalnız hak benim mesleğimdir” demeye hakkımın olmadığını öğrendim.
“Avrupa ikidir” sözünden, batıyı büsbütün kötülemenin de, yere göğe sığdıramamanın da gerçekçi olmadığını öğrendiğim gibi, insanları değerlendirirken genellemeler yapmanın da yanlış olduğunu öğrendim.
Hiçbir duygumdan kurtulmaya çalışmadan, onları doğru yönde kullanarak hayatıma devam edebilmeyi; sırf cehennem korkusuyla değil, her günahtaki cehennemi görerek dinimi yaşamayı; dinimi yaşarken dünyadan elimi eteğimi çekmem gerekmediğini, dünyayı kalben terk etmenin yeterli olduğunu öğrendim.
…
Daha buraya sığdıramayacağım pek çok şey daha öğrendim. Ama en önemlisi öğrenmekten zevk alabilmeyi ve daha öğreneceğim çok şey olduğunu öğrendim.
23.03.2007
E-Posta:
[email protected]
|