Başbakan, aylar öncesinden başladığı “Final sürecine girdik. Provokasyonlar artabilir” uyarılarını geçtiğimiz günlerde yine tekrarladı.
Final sürecinden kastı Çankaya seçimiydi.
Bu süreci etkilemeye yönelik tahrik girişimleri dört koldan bütün hızıyla devam ediyor.
AKP’yi zora sokabileceği düşünülen her gelişme bunun için kullanılıyor. Öteden beri bilinen, yeri geldikçe sohbetlerde anlatılan, hattâ köşe yazılarında yazılıp çizilen Demirci Efe-M. Kemal fıkrasının bugünlerde AKP’li bir başkandan sâdır olması üzerine koparılan fırtına ve İstanbul’da bir kanalizasyon kanalında cereyan eden müessif ölüm hadisesinin ardından gelişen süreç bunun en son ve güncel örnekleri.
Bizzat Başbakanın takibiyle İSKİ Genel Müdürünün azli ve ilgili firmanın cezalandırılması, ihale dosyalarının kapağının açılmasını engelleyememiş görünüyor. Bu demektir ki, en çok çekindiği, belediyelerle mahallî teşkilâtları en fazla uyardığı konuda Erdoğan’ın korktuğu şey başına geliyor: Yolsuzluk iddiaları gündemde.
O günleri yaşayanlar çok iyi hatırlarlar:
1990’lı yılların başlarında İSKİ, CHP’yi dibe vurdurup RP’nin yelkenini şişiren sürecin sembol kurumlarından biri olmuştu. Nurettin Sözen döneminde, Genel Müdür Ergun Göknel’in yargılanıp ceza almasıyla sonuçlanan yolsuzluk dosyaları, İstanbul’u kırıp geçiren susuzluk ve sokaklarda biriken çöp dağları, Erdoğan’ı belediye başkanlığına taşıyan yolda çok önemli etkenlerdi.
AKP’yi 2002 genel seçiminde, yıllardır görülmemiş bir Meclis çoğunluğuyla iktidara getiren süreçte, İstanbul’daki belediyelerin büyük çoğunluğunu 1994 yerel seçiminde millî görüş kadrolarının alması tarihî bir kilometretaşı ve çok önemli bir dönüm noktası olmuştu.
O seçimden yaklaşık iki yıl sonra, 2005 Aralık’ında yapılan genel seçimden RP’nin birinci çıkıp koalisyonla da olsa iktidar olması, bunun ardından gelen 28 Şubat süreci, RP’nin yargı kararıyla kapatılması, akabinde bölünmesi ve partiden ayrılanların AKP’yi kurması, aynı sürecin daha sonra birlikte izlediğimiz aşamaları.
2004 Mart’ında Erdoğan’ın büyükşehir, arkadaşlarının diğer İstanbul belediyelerinin çoğuna başkan olmasından sonra, eski dönemin yolsuzluk ve kirlilik sembolü olarak hafızalara kazınan İSKİ de başarılı bir hizmet kurumu imajı verir hale geldi. İstanbulluya illallah dedirten su ve temizlik sorunları çözüldü, halk rahatladı.
Bu rahatlama, yeni kadronun arkasındaki dua desteğini kuvvetlendirdi. Dualardaki artış, Allah’ın yardımını da arttırdı. Yağmayan yağmurlar yağdı, dolmayan barajlar doldu. Samimiyetle hazırlanıp uygulamaya konulan projelerle de su kaynakları gayet iyi değerlendirildi.
Ama ne zaman ki siyasetin ayak oyunları, makam-mevki ve çıkar kavgaları yıllar içinde bu samimî hizmet anlayışına gölge düşürmeye başladı, işin rengi değişti. İhale vurgunları sisteminin, aktörlerin değişmesi dışında aynen sürdüğü imajının tekrar öne çıkması ve bu işin de İSKİ’den patlak vermesi bu açıdan ibretli.
Bunun, yine yağışsız günlere rastlaması da.
Duaları azaltan veya kabulüne set çeken çok fâhiş yanlışlar mı yapılıyor ki, bu tablo oluştu?
Hem de Çankaya finalinin en kritik etabında.
06.03.2007
E-Posta:
[email protected]
|