AKP hükümetinin dört yıla yaklaşan iktidarı boyunca mâlûm çevrelerce en çok hırpalandığı konulardan birinin “içki yasağı” meselesi olduğu bilinen bir husus.
İşin enteresan tarafı, bu iddiaların çoğunun hiçbir aslı esası yoktu. “Kırmızı bölge” adı altında, içkili yerlerin şehir dışına taşınmak istendiğine dair söylentiler de fos çıktı.
“İçki yasağı” haberlerini yemin billâh ederek “Zinhar öyle birşey yok” açıklamalarıyla tekzip eden İçişleri Bakanı, tam tersine içkili yer açmayı kolaylaştırdıklarını söylüyor, böylece içki iptilâsının yaygınlaşmasını sağlayan bir icraat yaptıklarını anlatmış oluyordu.
Bir Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı ise işi rakı şarap muhabbetlerine vurmuştu.
Derken “Yetişin, şeriatçı AKP gizli gündemi çerçevesinde içki yasağını adım adım yerleştiriyor” iddiaları artık seslendirilmez hale geldi.
Ancak bunlara karşılık, hayli zamandır tam tersi bir gelişmenin yaşandığını görmekteyiz.
Şayet “laikçi” cenahtaki gazetelerden birine veya birkaçına bakma imkânı bulduysanız, neredeyse tam sayfa halinde çarşaf çarşaf rakı reklamları dikkatinizi çekmiştir.
Bu reklamlarda gazete okurları herkesin gözleri önünde alenen rakıya özendiriliyor.
Babalar günü için hazırlanan bir reklamda ise rakı, “babayı arkadaşa çeviren Türk mucizesi” olarak niteleniyor ve böylece akşamcıların çilingir sofrasına babayla oğulu birlikte oturtacak bir anlayış teşvik ediliyor.
Anlaşılan o ki, Tekel’in özelleştirilmesinden ve rakı üretiminin özel şirketlere açılmasından sonra başlayan rekabet kızışıyor.
Söz konusu olan şey başka bir ürün veya meta olsa, bu kadar hassasiyet göstermeye gerek olmayabilir. Ama rakı gibi alkol içeren ve sarhoş eden bir müskiratın böylesine teşvikkâr reklamlara konu edilmesi, asla geçiştirilmemesi gereken önemli bir mesele.
Aslında rakının reklam edilebilmesi dahi başlı başına üzerinde durulması ve daha ilk örneğinin çıktığı anda önüne geçilmesi gereken bir hadise iken, gelinen noktada iş iyiden iyiye çığırından çıkarılmış durumda.
Bu gidişe bir an önce “dur” denilmeli.
Çünkü herşey bir yana, yürürlükteki anayasanın “Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden (...) korumak için gerekli tedbirleri alır” diyen 58. maddesi bunu gerektiriyor.
Ama bakıyoruz, rakı pazarında iyice kızışan kıyasıya bir rekabeti açığa vuran bu reklamlar her yönden sakıncalı mesaj ve içerikleriyle dolu dizgin yayınlanmaya devam ederken, hiç kimseden ses sedâ çıkmıyor.
Diyelim ki, hükümet mâlûm sebeplerle “grogi” vaziyette. Peki, bu konuda duyarlı olması gereken kamuoyu neden suskun?
Peki, Reklam Denetleme Kurulu nerede?
Gençleri alkol iptilâsından korumaya yönelik tedbirleri almak bir anayasa emri iken, rakı reklamlarına niye seyirci kalınıyor?
Yoksa bunun sebebi, anayasanın aynı maddesinde Atatürk ilke ve inkılâplarına atıf yapılması ve rakının da Atatürk’ün sofrasından hiç eksik olmayan bir “millî içki” olarak görülmesi mi? Böyle birşey olabilir mi?
24.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|