AKP’nin yakınlardaki bir grup toplantısında Erdoğan’ın en çok alkış alan sözlerinden biri, “Erken seçim yok” sözüydü.
Aslında Erdoğan bu sözü o zamana kadar defalarca tekrarladı. Dolayısıyla yeni birşey söylemedi. Ama günün konjonktürünün ve artan baskıların daha duyarlı hale getirdiği dinleyici kitlesi, bu defa aynı sözde bir “direniş ve meydan okuma” mesajı sezmiş olmalıydı ki, desteğini alkışlarıyla izhar etti.
İşin bu ciheti, gelinen noktada AKP tabanının halihazırdaki psikolojisine işaret eden önemli ipuçları da barındırıyor. Morale ihtiyaç duyan hayli sıkıntılı bir halet-i ruhiye...
Akıldan çok duyguları yansıtan bu ruh halinin, yarın Erdoğan erken seçim konusunda tam tersi yönde bir manevra yapıp, bunu yine hamasî bir üslûpla ilân etmeye kalktığı takdirde, öncekinden çok daha coşkulu alkışlarla bu çıkışa da destek vermesi şaşırtıcı olmaz. Çünkü kitle psikolojisi böyle sürprizlere hazır ve açıktır.
Peki, Erdoğan erken seçime gider mi?
Bu yöndeki beklentiler giderek güçleniyor. Dahası, şimdiye kadar bu yönde tahmin yapanlar içerideki bazı kesimlerle sınırlıydı, Erdoğan’ın son restlerinin ardından AB mahfillerinde de “Galiba Türkiye erken seçime gidiyor” diye konuşulmaya başlandı.
Bilindiği gibi, Türkiye’de TÜSİAD başta olmak üzere iş çevreleri erken seçime ısrarla karşı çıkıyorlar. Ve bunda, yapılacak bir erken seçimde AKP’nin yine birinci parti olarak çıkacağından duyulan kaygı ile, seçimin normal zamanına kadar geçecek süre içinde AKP’nin daha fazla yıpranacağı beklentisine dayalı hesaplar belirleyici görünüyor.
Erken seçime karşı çıkan TÜSİAD’ın tavrında dikkatleri çeken bir nokta daha var.
Patronlar, yeni cumhurbaşkanının dayatma ile değil, uzlaşılarak seçilmesini ısrarla talep ediyor, bir anlamda “Bizim rıza göstermeyeceğimiz bir ismi Çankaya’ya çıkarmayı sakın aklınızdan dahi geçirmeyin” diyorlar.
Erdoğan’ın yaptığı “cumhurbaşkanı tarifi” TÜSİAD cenahını rahatlattı mı, yoksa taşıdıkları endişeyi daha da güçlendirdi mi, bilmiyoruz. (TÜSİAD'cılar dünkü görüşmede bu konunun gündeme gelmediği söylediler.)
Ama Çankaya seçimiyle yakından ilgilenen kesimlerin patronlarla sınırlı olmadığı, özellikle TSK başta olmak üzere devlet içi aktörlerin konuyu yakından izledikleri ve AKP’nin orada da rahat olmadığı biliniyor.
Erken seçim meselesinde belirleyici olabilecek en önemli faktörlerden biri de ekonomi. Piyasalardaki dalgalanmalar bu şekilde devam ederse AKP'nin işi iyice zorlaşır.
AKP’nin hesabı ve planı, herşeye rağmen yeni cumhurbaşkanını seçip, adını koyarsak Erdoğan’ı Çankaya’ya çıkarıp, milletvekili seçimini ondan sonra gerçekleştirmek.
Ancak “devlet muhalefeti”nin ve bundan kaynaklanan derin tazyiklerin arttığı, AB sürecinde reformlar tavsarken Kıbrıs krizinin tırmandığı, ABD cenahından Irak ve İran baskılarının şiddetlendiği bir ortamda, Çankaya meselesini erteleyip, erken seçimi “kurtuluş” olarak görme noktasına da gelebilir.
21.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|