Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in başörtüsü konusunu “yüzde 1.5’lik bir kesimin meselesi” olarak nitelediği mâlûm.
Sorunun çözümü için AKP’ye ümit bağlayan ve üç buçuk yıldır sabırla bekleyen mağdurlar için yeni bir hüsran ve şok anlamına gelen bu değerlendirme, partiyle tabanı arasındaki uçurumun hangi boyutlara ulaştığını gösteren yeni ve çarpıcı bir ibret nişanesi.
Seçimden önce “Bu yasağı kaldırmak namus borcumuzdur” sözleri veren AKP, iktidar olduktan sonra çözüm için evvelâ “toplumsal mutabakat” şartını aradı, ardından “kurumsal mutabakat”a sarıldı, akabinde “Zaten söz vermemiştik” demeye ve dahası mağdurları “O kadar çile çektiğiniz söylenemez, sabra devam edin” veya “Siz kaşıdığınız için sorun çözülmüyor” gibi sözlerle uğurlamaya başladı; Şahin’in “yüzde 1.5” beyanı, böyle bir silsilenin en son halkası.
Aslında bu beyana verilecek en iyi cevap, herhalde, sandıktan çıkacak AKP oylarını Şahin’in telâffuz ettiği bu orana uydurmak olsa gerek.
Bakalım, seçmenin kararı ne olacak?
AKP başörtüsü konusunda tümüyle havlu attığının ikrarı anlamını taşıyan bu tavrını ne idüğü belirsiz kamuoyu yoklamalarına dayandırırken, CHP’nin yaptırdığı bir araştırma da çok ilginç bir netice ortaya koymuş.
“Ülkenin temel sorunları neler?” sualinin sorulduğu bu araştırmada, CHP’nin öteden beri bir numaralı sorun olarak görüp ısrarlı takipçisi olduğu irtica, yüzde 11’lik bir oranla ancak dördüncü sırada yer bulabilmiş.
Burada bir paradoksla karşı karşıyayız.
İrtica suçlamalarının öncelikli hedefi konumundaki AKP başörtüsü meselesindeki başarısızlığına kılıf bulmak için tartışmalı anket sonuçlarına tuhaf teviller getirmeye çabalarken, irtica eksenli ithamların siyaset alanındaki bir numaralı sahibi olan CHP bu yöndeki çabalarına kendi tabanından dahi destek bulamıyor. Ve sonuçta her iki parti de kendi kitlelerinden giderek uzaklaşıyorlar.
AKP, içinde pek çok İHL mezunu barındırdığı halde imam hatiplilerin kurultayına tek bir temsilci dahi göndermekten imtina ederken, CHP’nin “sağa açılma” manevralarına yönelmesi bunun çok açık tezahürleri.
Görünen o ki, 3 Kasım’da oluşan siyasî tablonun iki ana aktörü, bir cihetiyle çelişen, ama bir başka cihetiyle örtüşen sebeplerle derin bir kimlik krizine girmiş durumdalar.
Bu sebepler içinde başörtüsü yasağı belirleyici bir yere sahip. AKP Meclisteki çoğunluğuna rağmen konuya çözüm getirememenin sıkıntısıyla kıvranırken, topu attığı CHP de zorlu ve çetin bir ikilemle karşı karşıya.
Anamuhalefet partisi bir taraftan Canan Arıtman’ın Emine Erdoğan’a yazdığı mektupta olduğu gibi tesettür karşıtlığının en çiğ örneklerini sergilerken, diğer taraftan son dönemde her fırsatta başörtülülerle poz vermeye başlayan ve başörtüsü tartışmalarından uzak durmaya çalışan Baykal’ın farklı tavrındaki dikkat çekici çelişkiyi yaşamakta.
Akıl, mantık, vicdan ve hukuk dışı bir yasakta inat, siyasî kimlikleri işte böyle öğütüyor.
13.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|