Ömer Naci Zeybek: “Teheccüt namazı tam olarak ne zaman kılınır ve nasıl niyet edilir? Ayrıca yatsı namazını kıldıktan sonra vitr-i vacibini teheccüd namazından önce mi yoksa sonra mı kılmak gerekli ve eğer vitr-i vacibi kılmadığım an (geceye bıraktığım an) tesbihatı yapmalı mıyım? Yoksa onu da mı teheccütün ardına bırakmalıyım?
Teheccüt namazı, yatsı namazından sonra geceleyin kılınır. Bir süre uyuduktan sonra kalkılarak kılındığı için teheccüd denmiştir. Yorgunluk sebebiyle gece kalkamayacağından korkan kimsenin uykudan önce kılması da mümkündür. İki, dört veya sekiz rekât olarak kılınabilir. Çok faziletlidir ve ümmete sünnettir. Cenâb-ı Hak Peygamber Efendimiz’e (asm) bu namazı şu âyetle emretmiştir: “Ey Resûlüm. Gece vakti de uyanıp, sadece sana mahsus fazladan bir ibadet olarak teheccüd namazını kıl. Umulur ki Rabbin seni övülmüş bir makam olan en büyük şefaat makamına çıkarır.”1
Teheccüt namazına, “Niyet ettim Allah rızası için teheccüt namazını kılmaya” diye niyet edilir.
Eğer gece teheccüt namazına kalkacak isek vitir namazını geciktirip teheccüdün ardından gecenin son namazı olarak kılmamız daha faziletlidir. Vitir namazı gecenin son namazı olarak teşrî kılınmıştır. Gece kalkmak konusunda problem yaşayanlar için bu namaz gene yatmadan önceki son namaz olmalıdır. Yani teheccüdü bu namazdan önce kılmalıdır. Teheccüt ve vitir namazları geceye bırakıldığı zaman, namaz tesbihatını yatsı namazından sonra yapmak gerekir. Vitir namazından sonra ayrıca muhtelif duâlar ve virdler yapılabilir.
Teheccüt namazı, gece boyunca fecrin doğuşuna kadar kılınabilir. Peki, fecir doğduğunda hâlâ kılınmamışsa?
Hazret-i Âişe (ra) diyor ki: “Resûlullah Efendimiz (asm) ağrı, sızı veya başka bir sebeple gece namazını kılamadığında, gündüzün on iki rekât kılardı.”2
Bir diğer rivayet de Hazret-i Ömer’den (ra): Resûlullah Efendimiz (asm) buyurdu ki: “Kim devam ettiği gece ibadetini veya virdini yapmadan uyuya kalırsa, onu sabah namazı ile öğle namazı arasında ifa ettiğinde, geceleyin ifa etmişçesine sevap yazılır.”3
Hazır söz geceden açılmışken, geceleyin dileklerin kabul edildiği bir saatle ilgili bir hadîsi de buraya almadan geçmeyelim. Cabir (ra) rivayet etmiştir ki: Allah Resulü (asm) şöyle buyurmuştur: “Gecede bir saat vardır ki, bir Müslüman o saate rastlar da Cenâb-ı Allah’tan dünya ve âhiret işinden bir hayır isterse, Allah o kimsenin dileğini muhakkak verir. Bu her gece böyledir.”4
Hem kışı, hem kabri, hem berzah âlemini hatırlatan gece vaktinin, ruhumuzun Cenâb-ı Hakk’ın rahmetine ne derece muhtaç olduğuna bir ihtar ve uyarı hükmünde bulunduğunu beyan eden Bedîüzzaman Hazretleri, geceleyin kılınan teheccüt namazının da, kabir gecesi ve berzah karanlığı gibi en muhtaç olduğumuz bir zamanda, en lüzumlu ve en vazgeçilmez bir ışık olduğunu kaydeder.5
Hiç şüphesiz her sabah da, haşir sabahını hatırlatır. Evet, Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle şu gecenin sabahı ve şu kışın baharı ne kadar mâkul, lâzım ve kat’î ise; haşrin sabahı da, berzahın baharı da o kat’iyettedir!
Cenâb-ı Hak, gecesini ebedî olarak aydınlattığı kulları zümresine cümlemizi ilhak eylesin! Âmin!
Dipnotlar:
1- İsra Sûresi: 79.
2- R. Sâlihîn, 1178.
3- R. Sâlihîn, 1179.
4- R. Sâlihîn, 1175.
5- Sözler, s. 46.
24.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|