Güner Bey:
*“Sabah namazında iki şehir arasında meselâ 4 dakika fark varken, bu fark akşam namazında aynı iki şehir arasında 15 dakikaya çıkabiliyor. Farkta böylesine aranın açılması nereden kaynaklanıyor?”
Cenâb-ı Fâtır-ı Hakîm, dünyamızı bir top gibi yusyuvarlak değil; hafifçe elips biçiminde yaratmış; gece ve gündüzün oluşumu ile mevsimlerin yaratılmasını böyle bir sebebe bağlamıştır. Yerkürenin genel biçimi, birbirine eşit olmayan 3 eksenli bir elipsoittir. Yeryüzü çok sayıda hareketin etkisi altındadır ve sınırsız bir kâinatın içinde kaybolmuş basit bir gezegenden ibarettir. Dünyamız kendi çevresinde 23 saat 56 dakika 4 saniyede bir dönmekte, gündüz ve gecenin birbirini izlemesi bu dönme ile meydana gelmektedir. Dünyamız güneşin çevresinde, 149.600.000 kilometrelik bir ortalama uzaklığı bozmadan dolanmakta; bir yılda 940 milyon kilometrelik bir yörüngede saniyede 30 kilometre hızla dönmektedir. Bu hız saatte yaklaşık 108 bin kilometre eder ki, bu, bir uçaktan 100 kat daha hızlı baş döndürücü bir seyir demektir.
Ay, yerküremizi elips biçimindeki ideal yörüngesinden bir miktar saptırır. Böylece yerküremiz 9. 320 kilometre çaplı küçük bir yörüngeyi ayrıca bir ayda kat eder. Yerkürenin bu hareketi Güneş’in aylık düzensizliği adını alan farklı bir harekete yol açar. Diğer taraftan yerkürenin dönme ekseni ile, Güneş çevresindeki yörünge düzlemi arasında 23 saniye 27 dakikalık bir açı söz konusudur. Bu eğiklik, yerkürenin yıllık seyri ve dolanımı içinde Güneş’e hep aynı uzaklıkta kalmamasını ve aynı açıda görünmemesini sağlar. Bu farklılık ise mevsimlerin yegâne görünen sebebini teşkil eder. Öyle ki, Güneş kuzey kutbuna eğik vurduğunda biz kış mevsimini yaşamaktayız; dik vurduğu günlerde ise biz yaz mevsiminin gülümseyen yüzünü görebilmekteyiz.
İşte güneş ışığı günün beş vaktinde dünyamıza ve dünyamızın değişik bölgelerine aynı uzaklıktan ve aynı açılı eğiklikten değil, farklı eğiklik açılarından yaklaştığından; bu farklı açılar dünyamızın değişik şehirlerinde ve değişik bölgelerinde zaman ve saat farkına sebep olmaktadır. Biz nerede bulunuyor isek, ibadet için o yerin saatine tâbî olmakla mükellefiz.
***
KKTC’den okuyucumuz:
*“Burçların insan karakterine etkisi olduğu inancı ne derece doğrudur?”
Geleceğini merak eden insanoğlu falcılığı, kehaneti, değişik tabiat güçlerinden mânâ çıkarmayı, kuş veya köpek seslerini uğura veya uğursuzluğa yormayı, yıldızlardan geleceklerle ilgili tahminler yürütmeyi hep, ama hep yapmış, hatta geliştirmiş ve yer yer bu fantezilerin peşinde sürüklenip gitmiştir. Oysa geleceğine böylesine düşkün olan insan, ölüm ötesi gelecekten doğru haberler getiren peygamberlere nedense hep kulak tıkamıştır.
Burçların insan karakterine etkisi olduğu inancı, doğruluğu ispatlanmamış çiğ bir varsayımdan ibarettir. Tevhid inancına zıttır. Gerçeklikten uzaktır. Nitekim burçlarla ilgilenen kişi, geleceği ile veya karakteri ile ilgili ihtimalden öteye geçmeyen varsayımlarla kendisini yanlış biçimde yönlendirir, avutur; böylece olumlu iş yapma enerjisini de kaybeder. Oysa insan kendisini gücüyle, gayretiyle, çalışmasıyla, azmiyle yönlendirmeli ve mutlaka zorlukları aşmaya gayret etmelidir. Kur’ân’a göre insanın geleceği üzerinde burçların etkisi değil; insanın çalışkanlığının veya tenbelliğinin etkisi vardır.
05.04.2008
E-Posta:
[email protected]
|