Son yüzyıldaki manevî ve ahlâkî tahribatı, “Sedd-i Zülkarneynin tahribiyle Ye’cüc ve Me’cüclerin dünyayı fesâda vermesi”ne benzeten Bediüzzaman, “sedd-i Kur’ânînin tezelzülüyle (sarsılmasıyla) Ye’cüc ve Me’cücden daha müthiş olarak ahlâkta ve hayatta zulmetli (karanlıklı, inkârcı) bir anarşilik ve zulümlü bir dinsizlik fesâda ve ifsada başlıyor” diye haber verir. (Kastamonu Lâhikası, 110-112)
İşin aslına bakılırsa, dünyevîleşme felsefesi, bir kısırdöngü ile kendi pazarını üretip palazlandırıyor. İnançsız felsefenin elindeki uluslarar ası sermaye, kitlelere sadece bir pazar ve tüketim unsuru nazarıyla bakıyor.
“Popüler kültür” perdesinde, televole ve piyasa kültürü enjekte ediliyor. Toplumu topyekûn bir cendere ve cadı kazanının içine atıyor.
Manevî terbiyeden yoksun gençler ve başkalarına benzemeye yeltenmekle sınıf atlattığını zanneden zavallılardan mürekkep kompleksli kalabalıklar…
Âdeta insanlığın “içi” boşaltılıyor. Telkin edilen “dünyevîleşme” tarzına tâbi “yaşam biçimi” yüceltiliyor; diğerlerine “dünyadan nâsibini alamamış” nazarıyla bakılıyor.
Esasen bu “hiçlik felsefesi,” “madem ölüp yok olacağız, o halde şen ve şatır yaşayalım” yıkılışıyla, içki şişesinin dibine dalan dünyevî zevk gustosu yüksek koca kafalıların akıbetlerinden korkup kaçışın bir icâdı…
* * *
Gerçek şu ki, “popüler medya”nın sansasyonuyla sürekli şiddet, sefâhet, eğlence enjekte edilmekte. Bu mânevî terbiye eksikliği özellikle gençleri ve çocukları etkilemekte...
Sırtında okul çantasıyla çocukların “iddaa” türü “sanal kumarhaneler”in kapısında ve yetişkinlerin toto-loto bayilerinin önünde oluşturdukları uzun “umut kuyrukları”, toplumun sürüklendiği ümitsiz vâhim duruma âdeta bir turnusol kâğıdı…
Gençliğin içine sürüklendiği boşluk ve bunalım, “kapkaç terörü”yle uç verdi ve “sanal kumar” olarak bilinen bahis oyunlarıyla süregeldi. Kötü madde bağımlılığından uyuşturucu kullanımına uzanan bu canavarın pençesi, ne yazık ki okullara kadar uzandı.
Sonuçta, mânevî ve ahlâkî terbiye eksikliği gençlikte büyük boşluk ve derin dejenerasyonlara sebebiyet verdirdi.
Ankara Ticaret Odası’nın “Sanal Tuzak: İnternet Kumarhâneleri Raporu”na göre, Türkiye’de internet üzerinden kumar ve bahis oyunları oynayanların sayısı 1.5 milyonu aşmış. Ülkede online casinoların yıllık cirosu bir milyar dolara varmış.
Europay’ın araştırmasıyla, dünyada Amerika’dan sonra en çok sanal kart kullanan ülke Türkiye. Zira Türkiye’de bu kart pekçok banka tarafından uluorta dağıtıldı. Ve kredi kartı ile oynanan kumar ve bahisler sâdece gençleri değil, binlerce insanı, âileyi iflas ettirip tefecilerin eline düşürdü...
Dahası, bu dümenle büyük miktarda para yurtdışına transfer edildi. İngilizlerin tespitiyle bu rant, Türkiye’de beş milyar doları bulmuş. O denli ki kumar oynayanlara ve bahisçilere ulaşmak ve ödeme ağından faydalanmak için yabancı şirketler Türk bankalarına 10 milyon dolara varan öneriler iletmişler…
Tek kuruş vergisi ödenmeyen bu ifsad çarkı, vahâmetin boyutlarını ortaya koyuyor.
Ve ne yazık ki “piyango” ve “iddaa” türü talihsiz “talih” oyunlar, Millî Piyango İdaresi ve Spor Toto Genel Müdürlüğü gibi devlet kurumları kontrolünde oynatılıyor…
* * *
Bütün bunlara karşı, devlet kurumları, sivil toplum örgütleri, gençlik ve rehâbilitasyon merkezleri, fay hattı üzerindeki bu çocuklardan ve gençlerden çok azına ulaşabilmekte.
İşin en acıklı yanı, ilgili ve yetkili merciler, çocuklara ve gençlere karşı kurulan bu pusudan habersiz hâlâ günübirlik geçici tedbirlerle avunmakta…
Devletin öncelikle bu tezattan kurtulması ve bazı maddî tedbirleri alması şart. Ancak, çocukları ve gençleri, bu tehlikeden tamamen kurtaracak olan, kalıcı mânevî tedbirlerdir.
Gençlerde, çocuklarda ve bütün toplumda, “samîmi hürmet, ciddî merhamet ve rüşvetsiz muhabbet ve muâvenet (yardımlaşma) ve hîlesiz hizmet ve muâşeret (terbiye) ve riyâsız (gösterişsiz) ihsan ve fazîlet ve enâniyetsiz (benliksiz) büyüklük ve meziyet”, ancak iman ve mânevî terbiye ile inkişâf eder. (Şuâlar, 201-205)
İnsanlığın, gençliğin ve çocukların bu derse ihtiyacı vardır…
19.09.2007
E-Posta:
[email protected]
|