Hazret-i Süleyman Aleyhisselam bir gün, deniz kenarına oturmuştu. Bir karıncanın geldiğini gördü. Ağzında yeşil bir yaprak vardı.
Karınca deniz kenarına ulaştı. Tam o sırada sudan bir kurbağa çıktı.
Kurbağa sanki sözleşmişler gibi karınca ile buluştu, karıncanın getirdiği yaprağı aldı ve denize döndü. Yaprağı teslim eden karınca da geri döndü.
Mahlûkat dillerini bilen Hazret-i Süleyman karıncaya sordu:
“Ey karınca! Nedir bu olay? Bunun hikmeti nedir?” Karınca dedi ki: “Bu denizin ortasında, Allah bir taş yarattı. O taşın içinde bir böcek yarattı. Beni de onun rızkına sebep kıldı. Ben her gün ona yetecek kadar rızık getiririm. Deniz kenarına ulaştırırım. Allah’ın, kurbağa suretinde yarattığı bir meleği o rızkı benden alır, o böceğe ulaştırır. O böcek, Allahın kudreti ile açık bir dil ile her zaman şöyle söyler:
“Sübhânallah ki, beni halk etti, deniz ortasında ve taş arasında bana mekân verdi. Benim rızkımı unutmadı. Allah’ım! Ümmet-i Muhammedi ümitsiz kılma!”
19.09.2007
E-Posta:
[email protected]
|