Önce “magazin”in ne olduğuna bir bakalım.
Magazin:
Aslen İngilizce “magazine”den gelmiş. Fransızca “dükkân” yani “magazen” olarak okunuyor. Bunun sonuna bir “e” eklenmesi halinde “dergi anlamına geliveriyormuş. Yani, sağı solu belirsiz bir kelime.
Bizde “magazin” denince ilk akla gelen “Televole kültürü”dür…
Nedir “televole kültürü?”
Hatırlayın; “televole” öncelikle futbolculara abuk subuk sorularla ortaya çıkan bir programdı. Genç muhabirler futbolculara öylesine “salakça” sorular soruyordu ki, izleyenlerin saçını başını yolduruyordu. Daha önce televizyon ekranlarında böylesine aptalca sorulara rastlanmadığından çok tepki çekiyordu. Türk izleyicisi bunları ciddiye almamak gerektiğini yıllar sonra öğrenecekti.
Ancak Türk halkı bu programları eleştirirken, bir yandan da izledi. Reyting tavana vurdu. Çünkü bu futbolcular sahada müthiş bir performans sergilerken, ekran karşısında mikrofona “zekâdan yoksun” açıklamalar yapıyordu.
Hatta bazı futbolcular, yılışık muhabirlerle birlikte program bile yaptı. Türkiye’ye gelen Maradona’ya “maraba Televole” dedirterek programı daha da meşhur ettiler… Derken, “televole” yavaş yavaş “magazin”e doğru kaydı.
Futbolcularla söyleşi yapmak yerine “işi olmayan” playboylarla ve zekâsının olup olmadığı tartışılan mankenlerle söyleşi yapmak daha kolaydı. Çünkü onlarla konuşmak yerine “kakara-kikiri” diş göstermek daha kolay geliyordu “magazin”cilere. Vur patlasın, çal oynasın taverna görüntüleri, kimin eli kimin cebinde dedikodular ve “kaçamak” görüntülerle programın “niteliğini”(!) arttırdılar!
Sonra? Türkiye’de magazin programları giderek “sansasyon”a doğru objektiflerini çevirdi. Kim, kiminle, nerede, mantığıyla çekilen programlarla o zamana kadar bir ya da iki manken adı bilen “yurdum insanı” artık bu camiayı ezberledi. Ekranlar magazin yıldızlarını bir bir parlatırken, eski mankenler yaşı ilerleyince hemen “şarkıcılığa” terfi etti... Nice yıldızlar bu programlar sayesinde belli noktalara geldi.
Türkiye Can Tanrıyar denen adama teşekkür borçlu…
Magazin, popüler kültürün her yerinde… Hatta tam içinde yer aldı. Onun bir parçası oldu. Kitle kültürünün çok sistematik üretilen bir yanı oldu. Afyon gibi uyuşturan bir unsura dönüştü. İş çığırından çıktı. Öyle ki, magazin programlarıyla “ünlenen” isimler dahi, hakkında çıkan programları eleştirir hale geldi.
Bunları niye yazdık?
Magazin programları yayından kalkıyor mu tartışmaları bu günlerde sıkça soruluyor, yazılıyor. AKP Milletvekili Osman Yağmurdereli, seçimden hemen sonra şu açıklamayı yapmıştı:
“Magazin programlarında Türk sosyal hayatına yakışmayan haberler yapılıyor. Kimin kimle flört ettiği kimseyi ilgilendirmiyor. Türk gençliği yanlış yönlendiriliyor” demiş, tepkisini açıkça dile getirmişti.
RTÜK’ün de televizyonda yayınlanan magazin programlarına savaş açtığı biliniyor. Buna paralel olarak RTÜK yetkilileri, magazin programlarını denetlemek için bir “alt kurul” oluşturdu. Kurulun başına da Yağmurdereli getirildi.
Soru şu: Magazin programları yayından kalkabilir mi? Neden olmasın? Bunun ne gibi bir sakıncası olabilir ki? Bence hiç olmaz. Yayından kalkmadığı müddet içinde bu sorunlar yumağı daha da büyüyecektir.
08.09.2007
E-Posta:
[email protected]
|