Haberin doğru olduğuna inanmak istemiyorum.
Show TV, TOÇEV ve Millî Eğitim Bakanlığı işbirliği ile 2005 yılından itibaren sürdürdüğü “Yaşasın Okulumuz” kampanyasından söz ediyorum.
Kampanya çerçevesinde açıklanan yardımların bir bölümünün bağışlanmadığı haberi Yeni Şafak gazetesinde yer aldı.
Üç yıl kadar önce, TV’lerden canlı yayınlanan programlarda köy okullarına tadilat yaptırma sözleri verilmişti ünlü isimler tarafından. Bu vesileyle köy okullarının bakım ve onarımı hedeflenmiş, nihayetinde 6 bin 60 öğrencinin yeni okullarda ders başı yapması sağlanmıştı. Projenin ikinci ayağı geçtiğimiz aylarda yine aynı kanalda canlı olarak ekrana geldi.
Yayında Fatih Terim, Yılmaz Erdoğan, Ata Demirer, Demet Akbağ ve Metin Uca vardı...
Canlı yayında 162 okulun onarımının yapılacağı duyurusu geldi. Habere göre, sonradan yerine getirilemeyen vaatler sebebiyle onarılan okul sayısı 101’de kalmış.
Yardım vaatleri şimdilik havada kaldı gibi.
Saatlerce süren yayın sırasında onlarca işadamı, manken, futbolcu ve san'atçı ekrana bağlanarak bol keseden söz vermiş.
Ancak, İstanbul İl Millî Eğitim Müdürü Ata Özer, bu kampanyaların hiçbirinin ulaşmadığını belirtmiş. Hatta herhangi bir başvuru yapılmadığını ifade ediyor.
İl Millî Eğitim Yatırımlar Daire Başkanı Halil Yağcı ise şunu söylüyor:
“Bu tip yardımlar bizim onayımız olmadan yapılamaz. Fakat müdürlüğümüze ne adı geçen dernekten, ne de yayın kuruluşundan herhangi bir başvuru yapılmamıştır” demiş.
Herhangi bir kuruluşu veya kurumu kötülemek gibi bir derdimiz yok.
Ancak, bu tip yardımlarda devletin içinde bulunan bürokratlar, yardım eden kişilere yardımcı olmalı ve onları bürokrasi gibi çetrefilli işlere boğmamalı.
Öte yanda popülist isimler de, milletin son derece hassas olduğu okul meselesini kendilerine reklâm malzemesi yapmamalı.
Ekranlarda coşkuyu verenler, sonra da ortalıkta görünmüyor... Yok öyle yağma!
Aman gözünüzü seveyim. Yardım programlarına gölge düşürmeyin.
U DÖNÜŞÜ
Gazeteci Fatih Altaylı, “Seans Arası”ndaydı. (Business Channel)
Programcı Nezahat Doğan’ın sorularına cevap verdi.
Altaylı hayret edilecek bir biçimde, AKP’nin, yaşanan süreçte üst üste hatalar yaptığını söyledi. Yanlış duymadınız. Neredeyse 4 yılı aşkın bir zamandır, ani bir dönüşle AKP taraftarlığı yapıyordu... Şimdi yine bir ani dönüş yaşanıyor galiba.
Altaylı; “Biz çok güçlüyüz diye yapılan güç gösterileri, şımarıkça bir tavır. Halkın gözünde AKP’yi negatif kıldı. Bu süreçte en çok Abdullah Gül yıprandı” diyor.
Dedik ya “ani dönüş” diye... Baykal’ı övmekten geri durmuyor:
“Deniz Baykal ise yapmaktan çok yaptırmayı sevdiği için kârlı çıktı” dedi.
Baykal’ın siyasî tavrını, çizgisini ve itici tavrını millet biliyor. Değerlendirmeyi zaten sandıkta yapacak...
İşte Altaylı’nın belli başlı söyledikleri:
“Muhtıranın Anayasa Mahkemesinin kararından sonra verileceğini düşünmüştüm. Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayım kardeşim Abdullah Gül’dür açıklamasını çok bireysel buldum. Bu açıklamanın üzerine asker muhtıra verdi.”
“Siyasetin finansmanı netleşmediği sürece karışıklık olur. Şu an siyaset kara parayla finanse ediliyor.”
“Finansman belirtilmediği takdirde halkın cumhurbaşkanını seçmesi sağlıklı değil. Zaten 82 Anayasasının da değişikliğe uğraması gerekiyor.”
“5 yıl oturup seçim zamanı bu anayasa bize dar geliyor değiştirelim demek her şeyi daha fazla çıkmaza sokuyor.” (a.g.p)
Bir gazeteci her zaman tarafsız olmalı. Her gelen otobüse binmemeli ve iktidar yağcılığı yapmamalı.
Yaparsa ne olur.
Bu gün iktidarla birlikte yelken açan, yarın o yelken battığında başka bir tekneye biner.
Şimdiki durum budur.
11.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|