Meclis Başkanı Bülent Arınç 1 ay içerisinde önemli ziyaretlerde bulundu, önemli konukları kabul etti.
Genelkurmay Başkanı Büyükanıt ve komutanlar ile bir araya geldi.
MİT’i ziyaret etti, 2 saate yakın brifing aldı.
Bütün bu temasların sonunda Meclis Başkanında şöyle bir izlenim oluştu.
Önümüzdeki döneme ilişkin bir kriz beklenmiyor.
Türkiye kritik süreci sağlıklı bir şekilde atlatacak.
3 Kasım seçimlerinden önce bir senaryo vardı.
Seçimden AKP iktidarı çıkarsa bir rejim krizi çıkacağı ve 28 Şubat sürecinde olduğu gibi Türkiye’nin bir daralmaya gideceği konuşuluyordu.
İtiraf etmek gerekirse, Refahyol sürecini yaşamış birisi olarak ben de buna inanıyordum.
Gerçi Atabeyler, Sauna, Danıştay, Rahip Santora cinayeti, Hrant Dink’in öldürülmesi, yayınlanan darbe günlüklerindeki Sarıkızların, Ayışığı’nın ortaya koyduğu gerçek de bunun bir kuruntu olmadığı yönündeydi.
Ancak Osmanlı’yı İttihatçı maceralara kurban veren, ihtilâllerle cumhuriyetin kalkınmasına darbe vuran Türkiye, bu kez aynı oyuna prim vermedi.
Ha Allah’ı var. Bunlar da Refahyol dönemindeki Erbakan ve şürekasının densizliklerini yapmadılar.
Bugün yine gençler meydana sürülmek isteniyor.
Üniversitelerden otobüslerle Ankara’ya taşınacaklar.
YÖK’e karşı eylem yaptıkları, ABD işgalini kınadıkları, başörtüsü yasağına karşı çıktıkları için coplanan, sicilleri bozulan bu gençler değil miydi?
60’lı, 70’li yıllarda terörün kucağına attıkları gençler, hayatının baharında kara toprağa ya da cezaevine girerken onları namlunun ucuna sürenler neredeydi?
O zaman haydi gençler diye milletin çoluğunu çocuğunu ileri sürenlerin tek bir tanesinin çocuğu niye eylemlere katılmıyordu.
Alpaslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş Hacettepe Üniversitesine bir koruma ordusuyla gidip geliyordu.
Türkiye artık krizlerden kriz beğenilen bir ülke değil.
Sabah kalktığımızda hangi krizin patlak vereceği korkusuyla yatmıyoruz artık.
Ama bu sadece iktidarın sağladığı bir imkân değil.
Sağduyu galip geldi.
Böylesine bir ortamda Türkiye yeni rotasını belirlemeye çalışıyor. 5 gün sonra yani 16 Nisan’da Cumhurbaşkanlığı süreci resmen başlayacak. 29 Nisan’da ilk tur oylama yapılacak.
Ardından AKP’nin olağanüstü kongresi ve genel seçimler duruyor önümüzde. Hepsi birkaç ayın içinde olacak.
Ancak Türkiye artık öngörülebilen bir ülke.
3 ay içerisinde 10 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye kriz riski olan ülkeye girmez.
Bizim gördüğümüzü yabancılar da görüyor.
Karadenizli’ye niye bıyık bıraktığını sormuşlar, “Bizde önemli şeylerin altını çizerler” demiş.
1983-2003 arasında Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımının yıllık ortalamasının 1 milyar doları bulmadığını belirtirsem, sanırım altını çizmiş oluruz.
Altı çizilmesi gereken duyarlı bir diğer nokta da Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı.
Peki ne oluyor?
Nikâh merasimi bitti takı törenine geçildi.
Biraz keskin bulabilirsiniz, ama durum bu.
Ali Er-Mersin Milletvekili: 5 dönemdir milletvekiliyim, ama ilk defa Çankaya’ya bu dönem gidemedim. Çünkü eşim başörtülü olduğu için resepsiyona dâvet edilmedi. Anadolu insanına Çankaya’nın kapıları açılmalı.
Ali Osman Başkurt- Malatya Milletvekili: Benim ilimin rektörü bile sizin Çankaya’ya çıkmamanız için yürüyüş yapıyor. Bu benim kanıma dokunuyor. Bütün bunlara cevap vermek için Çankaya’ya çıkmanız lâzım.
İşte Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkmasının arkasında bu tür psikolojik faktörler var.
Sezer’in tek parti dönemi zihniyeti nedeniyle cumhurbaşkanlığı ile millet arasındaki bağ koptu.
Özal ve Demirel, sivil ve alnı secdeye değen cumhurbaşkanı özleminin ürünüydü. Erdoğan ise cumhur ile yani millet ile cumhurun başının barışmasının sembolü olarak oraya gönderiliyor.
Erdoğan’ın bir cebinde teşekkür konuşmasının, diğer cebinde de seçimden hemen sonra çıkacağı milletle buluşma Türkiye turunun programının durduğunu sanıyorum.
Adıyaman milletvekili Hüsrev Kutlu’nun, görüşme sırasında Erdoğan’a yaptığı bir değerlendirme var: “Aday olmayacaksanız bunu baştan açıklamanız lâzımdı. Bu aşamadan sonra aday olmazsanız CHP ‘Biz bastırdık, onun için aday olmadı’ der. Partiye siz gereken ivmeyi kazandırdınız. Partiye bir şey olmaz. Sizin dışınızda başka birini aday gösterirseniz bazı arkadaşlar ‘Benim neyim eksikti, beni neden aday göstermedi?’ diyerek alınganlık yapabilir. Bu nedenle sizin çıkmanız lâzım”
Artık gelinen nokta bu.
11.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|