Milliyet’in A&G araştırma şirketine yaptırdığı “Milliyetçilik Özel Araştırma Sonuçları”, dün yayınlandı. Araştırma yedi bölgede, 2 bin 396 denekle yüz yüze yapılmış ve milliyetçiliğin “yükselip yükselmediğini” ölçmeye çalışmış.
Haber gazeteciliği açısından dikkat çekici görünen araştırma, ilgi uyandıran veriler gibi anlaşılsa da, milliyetçilik kavramına yüklenilen anlama göre cevaplar farklılaşıyor. Verilen sonuçlara bakıldığında, siyasî parti eğilimleri ile milliyetçilik algıları arasındaki tenakuzu görebiliyoruz.
“Milliyetçilik artıyor mu?” sorusuna, partilerine göre verilen “evet/hayır” cevapları kafa karıştırıcı nitelikte. Daha doğrusu, soruya aynı tanım ve kafayla cevap verilmediği görülüyor. Cevabın farklı olması ayrı bir şey, herkesin soruyu anlama biçiminin farklı olmasından kaynaklanan, farklı cevaplar vermesi ayrı bir konudur. Bu ikisi arasındaki inceliği nazarlarınıza sunmak istiyorum.
AKP’ye oy verenlerin yüzde 51.3’ü milliyetçiliğin yükseldiğini düşünürken, MHP’de bu oran yüzde 73.8’e çıkmaktadır. Anavatan’da yüzde 69.5, DTP’de yüzde 55.4, DYP’de yüzde 53.5 ve CHP’de yüzde 53.3 düzeyindedir. Saadet Partisine baktığımızda, oran yüzde 52.2 olmaktadır.
MHP’nin milliyetçilik algısı en yüksek çıkarken, onu hariç tuttuğumuzda, sadece Anavatan’ın oranı yüzde 70 mertebesinde çıkmaktadır. Diğer partiler, yani AKP, DYP, DTP, DSP, Saadet, CHP ve Genç parti üyelerinin “Milliyetçilik yükseliyor mu” sorusuna verdikleri “evet” cevabı yüzde 51-55 arasındadır.
Burada DTP’nin milliyetçilik algısını, her ne kadar diğer ortalama değerler civarında çıksa da ayrı tutmak gerekir. Çünkü Kürt merkezli bir etnik milliyetçiliği baz alıyor. Daha bölgesel düşünüyor.
Buna mukabil MHP’nin Türk milliyetçiliği eksenli yaklaşımının da genel ortalamanın dışında kaldığı söylenebilir. Bu da milliyetçi makul ortalamanın ve ortak kabul aralığının etnisiteye kayan partiler dışında, birbirine yakın olduğu gözlemlenmektedir.
“Milliyetçilik güçlendi” diyenlerin bölgesel değerlerine bakıldığında; Marmara bölgesi yüzde 23.5, Ege yüzde 29.4, Akdeniz yüzde 24.7, Karadeniz yüzde 25.7, İç Anadolu yüzde 23.6, Doğu Anadolu yüzde 23.3 ve Güneydoğu yüzde 8.8 çıkmaktadır.
Bölgesel dağılıma baktığımızda, bölgeler arası farkın “uçurum değerler” oluşturmadığı, makul ortalamanın Türkiye’de genel bir insicamı yansıttığı söylenebilir. Ege bölgesinin üç puan farkı dışında, diğer beş bölgemizin oranları 23-26 aralığında kalmaktadır.
Demek ki, sosyolojik arka plan tahlillerini sonraya bırakırsak, milliyetçiliğin yükselen değeri yüzde 25 oranında, Güneydoğu istisnası ile Türkiye temsil değerini vermektedir. Buradan anlaşılıyor ki, batıdan doğuya, güneyden kuzeye millet olmanın birlik ve sağduyu altyapısı ve şuuru genel ortalamamızda hakim.
Araştırmanın yaşa göre sonuçları da kıyaslanması gereken önemli bir faktördür. Genç yaşın aidiyet ve heyecan dalgası, ulusalcı rüzgâra katkı yapsa da makul ağırlığı fazla değiştirmeyeceği düşünülebilir.
Milliyetçilik kavramına, “gerçek kalkınma ve ülkenin ortak paydalarına sahip çıkma” anlamında bir teamülün ve yerleşik kültürün kendini hissettirdiği yorumunu çıkarabiliriz. Benim genel müşahedem de bu istikamettedir.
Güneydoğu bölgesinde “Milliyetçilik yükseliyor mu?” sorusuna en düşük cevapla yüzde 8.8 denmesine gelince; burada “milliyetçilik” denilince, akla “Türk milliyetçiliği”nin anlaşılmasından kaynaklanan tepkinin yanı sıra, Türk milliyetçisi olmadığını belirtme isteği ile “Kürt milliyetçiliği”nin eğilimini ortaya çıkaran birden fazla faktör söz konusu.
Sonuç olarak, milliyetçiliği; ırk temelli olmayan ortak paydanın birden fazla parametre ile, Bediüzzaman”ın yaklaşımıyla “din, dil ve vatan” birliklerinin ortak kümesinde bir çoğunlukla düşünmek gerekir.
Sözün sonu; herkesin ülkesini sevdiği bir mesajın herkesçe, sevgi kanallarını açacak bir ümitle söylenme zamanını daha fazla geciktirmemeliyiz.
13.03.2007
E-Posta:
[email protected]
|