“Büyük başın ağrısı/derdi de büyük olur”muş. İstanbul da Türkiye’nin en kalabalık şehri, dolayısıyla, ‘dertleri’ de çok büyük. Trafik ve güvenlik, bu dertlerin en başında geliyor.
İnsanı çıldırtan İstanbul trafiğine çözüm arama cümlesinden olarak Başbakan R. Tayyip Erdoğan yeni bir teklif sunuyor: Buna göre, İstanbul’daki plaka sayısı/araç sayısı sınırlandırılırsa trafik ‘sorun’u sona erer.
Kusura bakılmasın, ama bu teklifi ‘uygulanabilir’ bulmuyoruz. Bu teklif bir yönüyle, “Okullar olmasa şu maarifi/millî eğitimi nasıl da güzel idare ederdim” kolaycılığına benziyor. Türkiye ve dünya şartları böyle bir teklifin hayat bulmasına imkân vermez.
Trafik problemi elbette ki sadece İstanbul’un, Türkiye’nin derdi değil. Başka ülke ve şehirler de benzer şekilde trafikten yana dertli. Ancak şimdiye kadar hiç kimse böyle bir karar alıp uygulamamış. Tamam, başkasının böyle bir ‘çare’yi düşünmemiş olması, tek başına böyle bir teklifin bizim için ‘çare’ olmayacağı anlamına gelmez. İşin doğrusu şu: ‘Dünya’ bu işi nasıl yapıyorsa biz de öyle yapabiliriz.
Tabiî ki, dile getirilen bu teklif ‘çare’ olmaz diye oturup duramayız. Kesin olan şey, çok da gecikmeden İstanbul’un trafiğine kalıcı çarelerin sunulmasıdır. ‘Nasıl?’ olacağı konuşularak, tartışılarak kararlaştırılabilir. Uygulanır olmasa da bu teklifin yapılması hayra alâmettir; hiç değilse konu gündeme gelmiştir ve bundan sonra da tartışma devam edecektir, etmelidir.
“Amerika’yı yeniden keşfe” gerek var mı? Dünya bu işi nasıl yapıyorsa biz de öyle yapalım...
*
Türkiye neden ibaret?
Yakın zamanda dergi çıkarmaya niyetlendiğini açıklayan ‘aktrist/manken’ Tuğba Özay, şöyle demiş: “‘Işık doğudan yükselir’ diye bir kampanya yapmak istiyorum. Özellikle Doğu’daki insanları yazmak istiyorum. Çünkü Türkiye’de, özellikle de yazın televizyonları açtığınızda hep güney sahillerinin magazin haberlerini görüyorsunuz. Ama Türkiye o kadar muazzam bir ülke ki, görülmesi gereken çok şey var. Hele de Doğu, Güneydoğu... Harran’da çok etkilendim. Gece oldu, Suriye’deki köylülerin ışıklarını seyrediyorsunuz. Büyülendim resmen. O çocukların yüzündeki masumiyeti görmeniz lâzım.” (Tempo, 4 Ocak 2006)
Evet, görmek gerek...
*
Dünya kimlik kaybediyor
Prada, Issey Miyake ve Kenzo gibi ‘dev markalar’a tasarım yapan Karim Rashid’den bir değerlendirme: “Bir kültüre odaklı global tasarımlar yapmayı hedefliyorum ancak ne yazık ki bütün yerel kültürler bir kimlik kaybı yaşıyor. Uzun yıllar değişmekten korkan dünya hiç olmadığı kadar değişiyor. Dünya adeta çekiyor, küçülüyor.” (Hürriyet, 15 Ocak 2007)
*
Oğul Menderes’in duâsı
Aydın Menderes, kendisiyle röportaj yapan bir gazeteciye son söz olarak şöyle demiş: “Allah, Türkiye’yi bir daha 1950’lerin CHP’siyle karşı karşıya bırakmasın.” (Akşam, 15 Ocak 2007)
Bu önemli duaya biz de ‘amin’ diyelim.
16.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|