Selver Ülker: “Misvakın önemi ve fazileti nedir? Tam mânâsıyla nasıl kullanılır, yani elimize ilk misvakı aldığımızda nasıl kullanmalıyız? Sıcak suyla mı yıkanır, yoksa soğuk suyla mı, yani nasıl kullanacağımızı başından sonuna kadar anlatır mısınız? Misvak yerine diş fırçası kullanılırsa sünnet ifa edilmiş olur mu?”
Ağız ve diş sağlığına ayrı bir önem veren Peygamber Efendimiz (asm), bunun misvak kullanmak sûretiyle yapılması hususunda da ısrarlı teşvik ve tavsiyelerde bulunmuştur. Bir hadislerinde, “Ümmetime meşakkat vereceğinden endişe duymasaydım, misvak kullanmalarını farz kılardım”1 buyurmuşlar, kendileri de hiçbir zaman misvakı terk etmemişlerdir. Bir diğer hadiste Sevgili Peygamberimiz (asm) “Üç şey peygamberlerin ahlâkındandır: 1- İftarda acele etmek, 2- Sahuru geciktirmek ve 3- Misvak kullanmak” buyurmuştur. Bu açıdan misvak kullanan, inşallah Peygamber Efendimizin (asm) şefaatine bir adım daha yaklaşmış olur.
Dr. Rodat ve Dr. Kneth Kiodell’in tespitlerine göre, misvakta mikropları imha eden sinnigrin ve penisilin maddesi bulunmakla beraber, bu gün diş macunlarında kullanılan “sodyum bikarbonat” da mevcuttur. Bu maddeler, diş üzerindeki tortu ve artıkları eriterek, dişin delinmesini ve çürümesini önlemektedirler.2
Misvak kullanmak sünnettir. Efdal olan, ağız ve diş sağlığı açısından konunun uzmanlarınca da tasvip gördüğü üzere, misvak kullanmaktır. Ancak misvak elde etme imkânı olmadığında, diş macun ve fırçası da sünnet niyetiyle kullanılabilir.
Misvak serçe parmak kalınlığında ve bir karış uzunluğunda olmalıdır. İlk kullanışta uç kısmından bir santimetre kadar kabuğu soyulur ve bir miktar suya bırakılır. Suda yumuşayınca kullanılmaya başlanır. Kullandıkça lifleri kendiliğinden açılıyor. Başparmakla bir yandan, diğer dört parmakla da diğer yandan kavranarak ya da başparmak ve serçe parmakla bir yandan, diğer üç parmakla da diğer yandan kavranarak kullanılır. Kullandıktan sonra yıkamak için varsa suyun altına tutmak yeterlidir. Yıkamak için soğuk veya sıcak su fark etmez. Allah kabul etsin. Âmin.
***
İzmir’den okuyucumuz: “Kur’ân’da Allah’ın peygamberleriyle bire bir konuştuğu ile ilgili âyet var mıdır?”
Cenâb-ı Hak, Mütekellimdir. Yani konuşandır, kelâm, söz ve beyan Sahibidir. Peygamber görevlendirmek ve vahiy göndermek sûretiyle kelâmıyla ve konuşmasıyla insanlara istikamet veren Cenâb-ı Hak’tır.
Cenâb-ı Hak, şu âyetlerde Kendi Zat’ının kelâm ve söz Sahibi olduğunu beyan buyurmuştur:
* “Size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa onlardan bir kısmı Allah’ın sözünü işitiyor, ona akılları yattıktan sonra bile bile onu tahrif ediyorlardı.”3
* “Onlar Allah’ın sözünü değiştirmek isterler.”4
* “Puta tapanlardan birisi sana gelirse, onu kabul et. Tâ ki, Allah’ın kelâmını dinlesin.”5
Cenâb-ı Hak, Hazret-i Musa’nın (as) Tur dağında vahye mazhar kılınışını ve Allah’ın kelâmına muhatap oluşunu şöyle beyan buyurur:
* “Musa tayin ettiğimiz vakitte gelince, Rabb’i onunla konuştu.”6
* “Ey Musa! Seni gönderdiklerimle ve konuşmamla insanlar arasından seçtim.”7
* “Bir kısım peygamberleri sana daha önce anlattık. Bir kısmını ise sana anlatmadık. Allah Musa ile gerçekten konuştu.”8
Cenâb-ı Hak, peygamberlerin bir kısmı ile konuştuğunu şu âyette de beyan eder:
* “İşte bu peygamberlerden bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Onlardan bir kısmı ile Allah konuştu ve derecelerini yükseltti.”9
Şu âyet de Cenâb-ı Hakk’ın konuşmasının keyfiyeti hakkında bilgi vermektedir:
* “Allah bir insanla ancak vahiy sûretiyle veya perde arkasından konuşur. Yahut bir elçi gönderir; izniyle dilediğini vahy eder.”10
Dipnotlar: 1- İbn-i Mâce, Tahâret, 7; 2- A. Abdurrezzâk, Sivâk, s. 119, 181; 3- Bakara Sûresi, 2/75; 4- Fetih Sûresi, 48/15; 5- Tevbe Sûresi, 9/6; 6- A’râf Sûresi, 7/143; 7- A’râf Sûresi, 7/144; 8- Nisâ Sûresi, 4/164; 9- Bakara Sûresi, 2/253; 10- Şûrâ Sûresi, 42/51
16.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|