Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 11 Temmuz 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Partilerüstü Filistin dâvâsı



Yaklaşık bir asırdır Filistin'de çekilen kahır ve ıztırabı hepimiz biliyoruz.

Bölgede, Osmanlı'nın çekilmesi ve İngilizlerin hakimiyet kurmasıyla başlayan son 80 yıllık dönemde, kan ve gözyaşı hemen hiç durmadı. En çok da, Müslüman Filistin halkının kanı aktı, canı yandı o mukaddes beldelerde...

Duâlarımızla, maddî–manevî yardımlarımızla, her zaman için Filistinli kardeşlerimizin yanındayız. Her platformda onları desteklemekten de geri durmuyoruz.

Bu arada ve ne yazık ki kanlı zulüm harekâtı da, artarak devam ediyor.

Bundan da anlaşılıyor ki, ortada "Meselenin hal çaresi nedir, nasıl olmalıdır ve ne yapılmalıdır?" gibi can alıcı suâllerin cevabı yok.

Tabiri caizse, bu konuda her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Meselâ, Hamas'ın formülü başka, El–Fetih'in yöntemi başka, intihar bombacılarının hadiseye bakış açıları başka, Filistin dışındaki İslâmî cemaat ve teşkilâtların öngörüleri ise bambaşkadır.

Bütün bunlar gösteriyor ki, dâvâyı akl–ı selimle ele almaya ve meseleyi her yönüyle yeniden müzakere ederek en isabetli çıkış yolunu bulmaya ihtiyaç var.

* * *

Öte yandan, yüreği sızlayan Müslümanlar, Filistin'de canı yanan din kardeşleri için birşeyler yapma arzu ve emelini taşıyor.

Bu arzular, zaman zaman "kuvveden fiile" çıkıyor. Dünyanın dört bir yanında, Filistin dâvâsıyla ilgili seminerler, piyesler, paneller, konferanslar, mitingler yapılıyor, yürüyüşler sergileniyor.

İyi, güzel, hoş... Başka bir maksada âlet edilmediği sürece, bunların da kendi çapında bir faydası olabiliyor.

Ne var ki, bu tür organizasyonlarda zaman zaman samimiyet dışı ve son derece itici bazı durumlarla da karşılaşılıyor.

Meselâ, bir siyasî parti teşkilâtı "Filistin'e destek" adı altında bir miting tertipliyor. Ancak, bu organizasyonun hemen her safhasında kendi partisinin reklâmını, propagandasını ön plana çıkarıyor.

Kendimiz de gördük, gerek mitingin duyurusu için ve gerekse bayrak, flama, broşür, afiş, el ilânı gibi şeylerin dağıtıldığı stand benzeri noktalarda, ayrıca partiye üye kaydı ve parti propagandası faaliyetlerine alabildiğine ağırlık veriliyordu.

Hatta, bazı muhabirlerin tesbitlerine göre, miting sahasında bile partiye üye kaydı için stantlar kurulmuş.

Bunlar da bir yana, ortalık o siyasî partinin bayrağından geçilmiyor. Konuşmacıların, partilerini sembolize eden selâmlama biçimleri de cabası...

İşte bu durum, son derece soğuk ve itici geliyor. Zira, Filistin dâvâsı, bu suretle bir partinin propaganda aleti haline getirilmiş oluyor.

İşte, bu noktada durup düşünelim: Filistin dâvâsı, acaba böylesi bir mantık ve anlayış tarzıyla başarıya ulaşabilir mi?

O halde, Filistin meselesi partilerüstü tutulmalı ve hatta mümkünse miting ve benzeri organizasyonlar bile ortaklaşa yapılmalı.

Tâ ki, Sultan II. Abdulhamid'in dediği gibi "Filistin, bütün İslâm âleminin ortak dâvâsı" haline gelsin, öyle görünsün ve bütün dünyada öyle anlaşılsın.

Aksi halde, ciddî bir hal çaresinin ve çıkış yolunun bulunması, mümkün olamayabilir.

GÜNÜN TARİHİ

Mübarek'ten "İhvan-ı Müslimin" uyarısı

11 Temmuz 1996: Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, Türkiye Başbakanı Necmettin Erbakan’ı “İhvan-ı Müslimin/Müslüman kardeşler” örgütü konusunda uyardı.

Mübarek, Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’e de aynı konudan söz etti.

İhvan-ı Müslimin teşkilâtı, Cemal Abdunnasır’ın iktidarı zamanında (1950–60'lı yıllar) ağır darbe yedi.

Bu teşkilâtın mensupları, iktidarı ele geçirmeye meyilli olduklarından, Mısır ve diğer bazı Arap hükümetleri tarafından daima sakıncalı görülürler.

İslâmı her hal ü kârda yaşama ve yaşatmayı gâye edinen Müslüman Kardeşler, siyasete fazla eğildikleri için zaman zaman pek büyük tazyik ve taarruzlara maruz kalmışlardır. Bir dönem Suriye'de on binlerce teşkilât mensubu gaddarca katledildi.

Nasır ve İhvanlar

Mısır, 1950'den evvel krallık sistemiyle yönetiliyordu. 30 yıldır bağımsız görünmesine rağmen, ülke genelinde eski sömürgeci Mısır'ın hakimiyeti yine de devam ediyordu.

Yönetimin başında Kral Faruk vardı. Ancak, 26 Temmuz 1952'de gerçekleştirilen bir askerî darbe neticesi krala da, kraliyete de son verildi. Sözde cumhuriyet ilân edildi.

Darbenin ardından, Tümgeneral Muhammed Necib devlet başkanı oldu. Ancak iki yıl sonra, yani 25 Şubat 1954'te Cemal Abdünnasır yönetime el koyarak Necip'i görevden uzaklaştırdı.

Nasır, bu son derece riskli ve tehlikeli dönemde İhvan-ı Müslimin ile işbirliği yaptı. İktidardakileri devirmek için birlikte çalıştı. Ne var ki, ipleri ele geçirdikten kısa bir süre sonra tavır değiştirdi. Birlikte hareket ettiği bu insanlara acımasızca kıymaya başladı.

Abdünnasır dönemi, tam bir baskı ve zulüm devresidir. Abdulkadir Udeh ve Seyyid Kutub başta olmak üzere çok sayıda Müslüman âlim ve mütefekkir, onun diktatörlük zamanında tutuklandı, hapse atıldı ve sonunda (1967) idam edildi.

Müslüman Kardeşler cemaatinin mensupları, bu zulümlü dönemde ya bir şekilde öldürüldüler, ya da hapse atıldılar.

Abdünnasır, sosyalist anlayışa dayalı bir Arap milliyetçiliğini savunuyordu. İhvan-ı Müslimin ise, siyasî İslâm iktidarını hedef almışlardı. Eski rejimin yıkılmasında birlikte hareket eden bu iki cereyan, yeni iktidar paylaşımında anlaşamayarak birbirine düşman kesildi.

Mısır'da kendince yeni bir iktidar sultası kuran Hüsnü Mübarek, İhvan-ı Müsliminin yeniden canlanmasından korktuğu için, gerek ülke çapında ve gerekse ülkeler arası diplomatik sahada bu cemaat mensuplarının faaliyetini kontrol altında tutmaya çalışıyor.

11.07.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (10.07.2006) - Bandırma seyahati

  (08.07.2006) - 'Yunanlı kardeş'e düşman olmuş Ecevitler

  (04.07.2006) - Toplumda cinnet halleri

  (03.07.2006) - Nakil ve defin belgeleri

  (01.07.2006) - Asılsız iddialara kaynağından cevaplar (4)

  (30.06.2006) - Asılsız iddialara kaynağından cevaplar (3)

  (29.06.2006) - Asılsız iddialara kaynağından cevaplar (2)

  (28.06.2006) - Asılsız iddialara kaynağından cevaplar (1)

  (26.06.2006) - Ne okuyalım?

  (24.06.2006) - Ecevitler'den geriye kalan

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004